28 Aralık 2008 Pazar

Kybele ve Attis

Kybele ve Attis’in Doğuşu
Tanrıça Kybele ve tanrı Attis‟in doğuş mitosu hakkındaki bilgileri,
Yunanlı ve Romalı yazarların bildirdiklerinden kısıtlı bir şekilde de olsa
öğrenebilmekteyiz.161 Onların doğuşu ile ilgili en detaylı bilgiyi Diodoros (M.S.
1. yüzyıl), Pausanias (M.S. 2. yüzyıl sonu), Arnobius (M.S. 4. yüzyıl)
vasıtasıyla öğrenebiliyoruz.
Diodoros‟un anlatımında, Kybele doğar doğmaz annesi tarafından terk
edilir, mucizevî bir şekilde hayatta kalır. Bebeğin babası Lidya Kralı Maion ve
annesi Dindymene‟nin kızıdır. Doğduğu zaman babasının Kybelon dağında
bıraktığı bu çocuk, vahşi hayvanlar tarafından beslenmiş ve Kybele adını
almıştır.
Arnobius‟un anlatımında, Magna Mater (Kybele) Frigya‟daki Agdos
Dağı‟nın altında yatmış uyurken, Zeus (Jüpiter) onun ırzına geçmek ister.
Tanrı amacına ulaşamaz menisini dışarı akıtmak zorunda kalır. Gebe kalan
dağ, Agdistis adında, hem dişi hem de erkek organlarına ve her iki cinsin
cinsel dürtülerine sahip olan vahşi ve azgın bir yaratık doğurur. Agdistis‟in çift
cinsiyetli oluşu ve bundan kaynaklanan şehvet düşkünlüğü tanrılar için bir
tehdit oluşturduğundan, tanrılar onun erkeklik organını keserler. Bunlar
toprağa düşer ve toprakta bir badem ağacı türer. Daha sonra Sangarios‟un
(Frigya‟da büyük bir ırmak) kızı ağaçtan badem toplar ve hemen hamile
kalıp, çok güzel bir çocuk olan Attis‟i doğurur.

Pausanias ise, Agdistis ve Attis‟in doğuşunu şöyle anlatmıştır:
“Zeus bir gece bir rüya görür ve bunun etkisi ile tohumunu
toprağa döker. Bunun sonucunda Agdistis adında bir hermaphrodite
dünyaya gelir. Yaptığı azgınlıklar ile tanrıları sinirlendiren Agdistis‟i
durdurmak için tanrı Dionysos görevlendirilir. Dionysos, Agdistis‟in her
gün serinlemek için gittiği suya şarap karıştırarak onu sarhoş etmeyi
başarır ve sonrada erkeklik organını bir çam ağacına bağlar. Agdistis
ayılıp kendine gelince birden zıplar ve böylece kendi kendini hadım
etmiş olur. Agdistis‟in kesilen organından akan kanlardan bir badem
ağacı ve meyveler oluşur. Irmak tanrısı Sangarios‟un kızı bu badem
ağacından bir meyve alıp koynuna koyar ve hamile kalır. Kızın babası
bu durumu öğrendikten sonra kızını ölüme terk eder ama tanrılar kıza
yardım ederler ve onun beslerler. Kız, Attis‟i doğurur. Babası Sangarios
çocuğun doğduğunu duyduğunda bebek Attis‟i sokağa atar. Tanrıça
Attis‟i alır ve onun himayesi altında bir keçi ve çobanlar tarafından
yetiştirilip keçi sütü ile beslenir.”164
Pausanias‟ın diğer anlatımında,165 Agdistis‟in doğması ile ilgili bazı
kısımlar farklı anlatılmıştır. Bu anlatım şöyledir:
“Phrygia ilinin sınırlarında Agdos adlı ıssız bir dağ varmış, orada
Kybele tanrıçaya bir taş biçiminde tapınılırmış. Zeus tanrıçaya tutkulu
bir şekilde âşık olmuş. Ana Tanrıça, Zeus‟a yüz vermemiş; Zeus onunla
birleşmeyi başaramayınca tohumunun bir kısmını dağ üzerine bırakmış.
Zeus‟un bıraktığı menilerden bir kısmı tanrıçanın rahminden içeri girer.
Sonra Agdistis olarak adlandırılan korkunç bir yaratık dünyaya gelir.
Tanrılar bu yaratığın ortadan kaldırılması gerektiğini düşünürler ve onu
yok etme görevini Dionysos‟a verirler.166 Agdistis, Dionysos‟un yardımı
ile hadım edilir. Agdistis‟in cinsel organından akan kandan bir nar ağacı
163 Hermaphrodite, hem kadın, hem erkek özelliği taşıyan yani çift cinsiyetli varlıklara verilen bir
isimdir (Vermaseren, 1977: 90.).

meydana gelir. Sangarios‟un kızı ağaçtan bir nar alır ve göğsüne koyar,
hamile kalır. Sangarios kızını evden atar, fakat tanrılar Nana‟ya yardım
ederler ve onu aç kalmaması için nar ile beslerler. Nana Attis‟i dünyaya
getirdikten sonra ortadan kaybolur. Attis tanımadığı insanlar tarafından
keçi sütü ve bal ile beslenir.”167
Pausanias‟ın her iki anlatımında da farklılıklar görülmesine rağmen,
doğuş mitosu ile ilgili en önemli ayrıntıları onun vasıtası ile
öğrenebilmekteyiz.
Kybele-Attis doğuş mitosunun Anadolu kaynaklı olması muhtemeldir.
Çünkü olayların geçtiği yerler, Anadolu‟dadır. Mitosta adı geçen ırmak tanrısı
Sangarios, Frigya bölgesinden geçen bir ırmağın adıdır.168 Olaylar, Agdistis,
Attis, Sangarios üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Agdistis‟in ve Attis‟in doğuş mitosunun kökleri Tunç Çağı‟nda (M.Ö. 3.
yüzyıl), özellikle Hitit destan geleneğinde yatar. Hititler‟e ait Ullikummi
Şarkısı, Kumarbi söylencesi ve Yunan mitolojisinde Thegonia (Tanrılar‟ın
Doğuşu) mitosu ile benzer yönler sergilemektedir169. Bu mitosların benzer
bölümlerini şöyle sıralayabiliriz:
Kumarbi efsanesinde, Hitit tanrısı Alulu dokuz yıl boyunca gökyüzünde
kalır. Ancak Anu, Alulu‟ya savaş açar; onu yener, Tahta Anu oturur. Bu arada
Alulu‟nun oğlu olan Kumarbi de dokuz yıl boyunca gökyüzünde hâkim olan ve
krallığı zorla ele geçiren Anu‟yu tahtan uzaklaştırır. Anu gökyüzüne kaçmaya
çalışsa da Kumarbi onu yakalar ve üreme organını ısırır. Anu Kumarbi‟nin
içine dökülen üreme organından yeni bir hayatın doğması için onu önce
Fırtına Tanrısı‟na sonra Aranzah (Tigris-Dicle) nehrine ve tanrı Tasmisu‟ya
gebe bırakır.170
Kumarbi efsanesinde, Agdistis ve Attis‟in doğuşunun anlatımındaki gibi
Kumarbi‟nin, hadım edilen bir tanrıdan dökülen tohumlar ile hamile kaldığını.
Aynı şekilde, tanrılar da Agdistis‟in erkeklik organını keserek onu
güçsüz bırakmak istemişlerdir. Bu organları kimse yutmaz, ama hamile kalma
olayının olduğu görülür. Bu olay, Kumarbi efsanesinde de aynıdır.
Hititler‟e ait başka bir efsane olan Ullikummi Şarkısı‟nda da Attis‟in
doğuş mitosu ile paralel bir anlatım vardır Ullikummi şarkısında Phryg
geleneğinde görülen bir öğe bulunur. Bu şiirde, Kumarbi Fırtına tanrısını
devirmek istemektedir. Fırtına Tanrısı, Kumarbi‟nin Anu‟nun cinsel organını
yutması sonucunda doğan tanrılardan biridir. Kumarbi amacına ulaşmak için
Ullikummi‟yi yaratır. Kumarbi‟nin spermlerini kayaya akıtması sonucu
Ullikummi‟nin171 doğması, Arnobius‟un anlattığı Agdistis‟in spermlerini Agdos
üzerine akıtmasına benzemektedir. Ullikummi gibi, Agdistis‟te hükmedilmesi
zor bir varlık olarak doğmuştur.
Her iki örnekte de tanrının gücünün toplandığı cinsel organlar, amaç,
bu organların çıkarılması yoluyla bu gücün yok edilmesidir. Buna karşın, iki
örnekte de tanrının gücü yok edilmemiş bir sonraki nesile aktarılmıştır.172
Agdistis ve Attis‟in doğuş mitosunda görülen Agdistis‟in hadım
edilmesi olayı Yunan mitolojinde Hesiodos‟un Theogonia (Tanrılar‟ın Doğuşu)
adlı eserinde, Kronos ile Uranos arasında geçen mitosta da
görülebilmektedir. Mitosla ilgili kısım şöyledir:
Kronos ile annesi Gaia anlaşır. Gaia, Kronos‟u saklar ve onu pusuya
yatırır, eline tırpan verir. Kronos ile annesi Uranos‟u ortadan kaldırma planları
kurarlar. Uranos geceyle birlikte yeryüzüne iner. Ama pusuda bekleyen
Kronos, babası Uranos„un cinsel organını tırpanla keser ve onları fırlatır.
Atılan organdan çıkan kanlarla toprak ana hamile kalır; Erinysler‟i, öç
tanrılarını, Parlak zırhlı, uzun kargılı Devleri, Orman perilerini doğurur. Atılan
hayâlar denize düşmüştür. Hayâlardan çıkan ak köpüklerden (spermlerle)
tanrıların en güzeli Aphrodite dünyaya gelir.173

tAgdistis‟in kesilen erkeklik organından çıkan tohumlar ile güzel bir bebek
olan Attis doğar; Theogonia (Tanrılar‟ın Doğuşu) efsanesinde de Uranos‟un
tohumlarından dünyalar güzeli Aphrodite doğmuştur. Attis‟in doğuşu ile
Aphrodite‟nin doğuşu birbirine benzemektedir. Ayrıca güçlü bir kral olan
Uranos‟un ortadan kaldırılmak istenmesi ile tanrıların Agdistis‟i ortadan
kaldırmak istemeleri de benzer yönlerdendir.
Theogonia‟dan başka, Yunan mitolojisinde Agdistis‟in hadım edilişi ile
benzer anlatımlar vardır.
Hephaistos‟un Athena‟ya tecavüz girişimi buna iyi bir örnektir. Bu
mitos anlatımında, tanrıça Athena Troya savaşında kullanmak üzere
Hephaistos‟tan kendisine silah yapmasını ister. Hephaistos şaka ile karışık
ona birlikte olma karşılığında bu istediklerini yapacağını söyler. Athena bu
sözleri ciddiye almaz; Hephaistos‟un demirci atölyesine gider. Tam bu sırada
tanrı Hephaistos arkasını döner ve ona tecavüz etmeye kalkışır. Athena
Hephaistos‟tan kendisini kurtardığında, tanrının bacağını ıslattığını görür;
bacağındaki bu kiri yün parçası ile siler ve tiksinerek Atina yakınlarındaki bir
yere atar. Yere düşen bu tohumlar, Toprak Ana‟yı şans eseri döller.174
Demeter ve Zeus arasında geçen mitosta da benzer bir anlatım vardır.
Bu öykülerin hiçbiri Agdistis ile Attis‟in doğuşu ilgili öyküyü aynen
tekrarlamıyor. Ama bu malzeme, Kybele-Attis öyküsünün, toprağın ırzına
geçilmesi, güçlü bir tanrının hadım edilmesi ve bu olayın tanrılar kahramanlar
kuşağına geçişe yol açması gibi birçok tuhaf öğenin hem Anadolu hem
Yunan efsane geleneğinde bilindiğini gösteriyor.175
3.2. Kybele-Attis Birlikteliği ve Attis’in Ölümü
Kybele ve Attis‟in birliktelik mitosları, Lidya ve Frigya (Pessinus)
versiyonu olarak adlandırılan Yunan ve Roma yazarlarına ait anlatımlardır.
174 Graves, 2004: 106–107.
175 Roller, 2004: 243.
41
Lidya versiyonu olarak adlandırılan anlatımda, mitos Lidya‟da
geçmektedir ve Attis ile yabandomuzu arasında yakın bir ilişki vardır. Bu
hayvan Atys ya da Attis‟i öldürür ya da bu hayvanın avlanması sırasında Attis
istenmeyen yazgısına yenik düşerek öldürülür. Bu anlatım şeklinde Attis,
Kybele‟nin aşığı ya da hadım rahibi değil; kral soyundan gelen yaşayan bir
kişi olarak görülür.
Herodotos (M.Ö. 5. yüzyıl); Hermesianax (M.Ö. 3. yüzyıl başı) ve
Pausanias‟ın (M.S. 2. yüzyıl sonu) anlatımına dayanan Lidya versiyonu, bir
kralın oğlu ya da rahip olan Attes ya da Atys isimli kişinin kaza sonucu
yabandomuzu avı sırasında bir kişi tarafından öldürülmesine176 ya da arada
hiçbir aracı olmadan direk yabandomuzu tarafından öldürülmesine dayanır.
Lidya versiyonu anlatımlar içerisinde en erkeni Herodotos‟a (M.Ö. 5.
yüzyıl) aittir. Ancak bu yazar, Kybele (Angdistis)- Attis ilişkisinden bahsetmez;
sadece o, Lidya kralı Kroisos‟un oğlu olan Atys‟in bir yabandomuzu avı
sırasında Adrastos tarafından öldürülmesinden bahsedilir. Bu burada Attis
yerine Atys adını görürüz.
Herodotos‟un anlatımı,177 Lidya kralı Kroisos‟un iki oğlu vardır.
Bunlardan biri dilsizdir; diğeri ise Atys adında tüm yaşıtlarından her yönden
daha önde olan bir gençtir. Kroisos bir gün rüyasında oğlu Atys‟in demir uçlu
bir kargı ile öldürüleceğini görür ve uyandığında ilk iş olarak onu
evlendirmeye karar verir. Rüyasından esinlenerek oğlunun komutanlık
görevini elinden alır yani onun kargı gibi silahlarla uğraşmasını engelleyecek
tüm tedbirleri alır. Atys‟i evlendirme hazırlıklarının olduğu bir zamanda
Frigya‟dan bir misafir Lidya‟ya gelir. Bu kişi Frigya kralı Gordios‟ın oğlu,
Midas‟ın torunu Adrastos‟tur. Kardeşlerinden birini öldürdüğü için ülkeden
atılmıştır. Kroisos ona sahip çıkar ve kendi ülkesinde dilediği gibi
yaşayabileceğini bildirir. Bu adam Lidya kralının sarayına yerleşir. O sıralarda
Mysia yöresinin Olympos dağlarının olduğu kısımda, Mysialı çiftçilerin
tarlalarını silip süpüren, ekinlere zarar veren bir yabandomuzu türemiştir. Bu

çiftçiler ellerinden geleni yapsalar da yabandomuzunu yok edemezler; bunun
üzerine çiftçiler kral Kroisos‟a elçi yollarlar ve onun oğlunun, adamlarının
köpeklerini alarak bu yabandomuzunu öldürmek için gelmelerini isterler. Kral,
oğlu dışında tüm istedikleri kişilerin ve köpeklerin yollanacağını onlara söyler
ama Atys babasının Mysialı elçiler ile konuştuklarını duyar ve kendisinin de
bu avda bulunması gerektiğini babasına bildirir. Kroisos oğluna rüyasında
gördüklerini anlatır ama oğlu Atys‟i bu ava gitmemesi için ikna edemez;
çünkü Atys, babasına bu avda savaş gibi bir durumun olmadığını,
yabandomuzunun da kargı kullanamayacak olduğundan başına bir olay
gelmeyeceği söyler ve ava katılır. Bunun üzerine kral, oğlunu koruması için
Frigya‟dan gelen Adrastos‟u oğluna göz kulak olması için yollar. Andrastos‟la
kralı kırmayarak av partisine katılmak hiç adeti olmadığı halde ava Atys‟i
korumak için katılır. Tüm görevlendirilenler ve köpekler yola çıkarlar
Olympos‟a ulaştıkların da yabandomuzunu bulmak için bir sürek avı başlatılır;
domuzu bir köşeye sıkıştırırlar ve kargılarını onun üzerine fırlatırlar.
Kroisos‟un görevlendirdiği Adrastos kargısını fırlattığında Atys‟i vurur,
kargının ucu saplanır ve o ölür. Böylece de Kroisos‟un rüyasında gördüğü
kehanet doğru çıkar. Ama üzücü olan bu cinayeti ülkeye misafir olarak gelen
kişinin işlemesidir. Adrastos, kardeşini öldürdüğü gibi birini daha öldürmüştür.
Bu avcı grubundan biri koşarak Lidya Devleti‟nin başkenti Sardes‟e varır ve
krala oğlunun Adrastos tarafından öldürüldüğünü bildirir. Bu ölüm onu altüst
eder ama onu asıl üzen oğlunun katilinin onu korumakla görevli olan kişinin
olmasıdır. Kroisos bu yaşananlardan dolayı, Zeus‟a isyan eder. Ava gidenler
Atys‟in ölüsünü Lidya‟ya getirirler; katil onların arkasından gelmektedir.
Ölünün arkasında duran Adrastos bu yaptıklarının cezası olarak kendisinin
öldürülmesinin gerektiğini söyler ve kurban edilmek ister. Ancak kral, ona
“konuğum” diye hitap ederek ocağını söndüren Adrastos‟a acır ve onu
bağışlar. Lidya kralının oğlu törelere uygun olarak bir gömülür. Gece olunca
yaptıklarına dayanamayan Adrastos, Atys‟in mezarı üzerinde kendi canına
kıyar.

Bu anlatımda Atys, avcılıkla uğraşan, savaşlarda başarılı olan bir kişi
olarak anlatılmıştır. Açıkçası bu kişinin Frigya dışında, Lidya‟da yaşayan bir
kişi olarak bu adı alması oldukça ilginçtir.
Ayrıca, Atys‟in mezarının Lidya‟da, başkent Sardes yakınlarında
bulunduğunun da burada belirtildiği görülür. O halde bu kişi bir tanrı olmaktan
ziyade yaşayan bir kişidir ve onun mezarı yapılacak kazılarla belki de
bulunabilinir.
L. E. Roller,178 bu anlatımdaki Atys‟in Anadolu‟da yaşayan erkeklere
verilen bir isim olduğunu ve bundan dolayı bu kişinin tanrı ya da rahip kral
olan Attis olamayacağını belirtir.
Attis‟in bir yabandomuzu avı sırasında öldürülmesi, Aphrodite‟in genç
sevgilisi Adonis‟in ölümünü hatırlatır. Aslında bu hikâyelerdeki öykünün
çekirdeği vahşi yabandomuzu sahnesi değildir. Bu sadece mitosun bir
yüzüdür; ama genelde avlanma motifi öykünün çekirdeğidir.179
Hermesianax„ın180 anlatımında, Attis, Frigyalı Kalaos‟un doğuştan
hadım olan oğludur. Büyüdükten sonra Lidya‟ya göç eder ve orada Ana‟nın
ayin şenliklerini kutlar.
L. E. Roller,181 Pausanias‟ın anlatımlarını, Pausanias A ve B şeklinde
ayırmıştır. Pausanias‟ın anlatımlarındaki bu ayrım dışında, mitosun geçtiği
yerler ve içeriği konusunda da bazı farklılıklar bulunmaktadır. Bunun içinde
Pausanias‟ın anlatımlarının ilkini Lidya versiyonu olarak adlandırılan
anlatımlara; ikincisini de Frigya (Pessinus) versiyonu olan anlatımların
arasına yerleştirmemiz gerekir.
Pausanias (Pausanias, VII.17.9–12.):182 “Phrygialı Kalaos‟un oğlu
olan Attes üreme iktidarı olmaksızın doğmuştur. Büyüyünce Lidya‟ya
gider ve onlara Ana Tanrıça kültünü kabul ettirir. Attes, Ana Tanrıça

tarafından o kadar hürmet ve takdir görür ki Zeus bu olaya sinirinden ve
öfkesinden Attes‟in arkasından ülkeye bir domuz gönderir. Bu domuz
birçok Lidyalı ile birlikte Attes‟i de öldürür. Bu yüzden Pessinus‟taki
Galatyalılar domuza dokunmazlar.”
Pausanias, Kybele ve Attis mitosunu anlatırken iki farklı Attis tiplemesi
ortaya çıkarır ve ayrıca bu anlatımlarda olayın geçtiği yerlerin de farklılığı
göze çarpar. Bunun için de Lidya kralının ülkesine giden ve Kybele kültünü
Lidyalılar‟a tanıtan Attis‟in görüldüğü anlatım, Lidya versiyonu; tanrıçaya
sadık kalacağına söz veren ama sözünü tutamayarak Pessinus kralının
kızına âşık olan Attis‟in başından geçenlerin anlatıldığı olayların Pessinus‟ta
geçtiği anlatımda Pessinus versiyonu anlatımlara dahil edilebilinir.
Bazı araştırmacılara183 göre, Pausanias‟ın anlattığı mitoslardan Lidya
versiyonu anlatım, yazar Hermesianax‟dan alıntı yapılarak oluşturulmuştur.
Ayrıca bu iki yazarın anlatımlarının benzerliği de bunu gösteriyor. Ve ayrıca
Hermesianax‟ın anlatımının Pausanias‟ın anlatımından daha erken bir tarihte
yazılması da bu düşünceye kaynaklık eder.
Pausanias‟ın Lidya anlatımında Attis, Frigya‟da ölümlü bir babadan
doğan, kısır olan, yetişkinliğinde Lidya‟ya taşınan, orada Ana Tanrıça
ayinlerini Lidyalılar‟a tanıtan, büyük bir toplayan, Zeus kültünü gölgede
bırakmasından dolayı Zeus tarafından kıskanılan184 önemli bir şahsiyettir. Bu
anlatımda, Kybele ve Attis‟in birlikteliğine ve aşkına değinilmemesi dikkati
çeker. Buradaki Attis, tanrıçaya kendisini adamasından sonra tanrısal
konuma ulaşmış bir insan ya da rahiptir. Attis‟in normal bir insandan sonra
tanrı ya dönüşmesi, onun tanrıçayla aşk yaşamasından değil; ona olan
bağlılığından dolayı olmalıdır.
Galatlar‟ın et yememesini bu şekilde anlatan bir açıklamanın yapılması
ve bu külte girenlerin balık ve yabandomuzu eti tüketmemeleri muhtemelen
buradaki anlatımlarda tanrılarını ya da prenslerini öldürdüğü için lanetledikleri
bu hayvanın etini yememek için olmalıdır.

Ayrıca, bu tanrı ve tanrıçanın toprak ve tahıl ürünleri ile ilişkisini
düşündüğümüzde; Attis, tarladaki topraktan çıkan ekinleri, tanrıça da toprak
ana olarak Attis‟i kucaklayan anneyi, Attis‟i öldüren yabandomuzu da tahıl
başına gelecek kötülükleri simgelemektedir. Bundan dolayı da bu hayvan
verimsizlik ve bereketsizlik getireceğinden istenmeyen bir varlık olmuştur.
Frigya (Pessinus) versiyonu olarak adlandırılan anlatımlar da
genellikle Attis, Angdistis‟i ya da Kybele‟yi aldatan bir sevgili olarak görülür ve
onun Kybele‟nin hadım rahibi olarak ölmesi teması ana konudur. Frigya
(Pessinus) versiyonu, Diodoros (M.S. 1. yüzyıl), Ovidius (M.S. 1. yüzyıl),
Pausanias (M.S. 2. yüzyıl), Arnobius (M.S. 3. yüzyıl) ve Servius‟un (M.S. 4.
yüzyıl) anlatımlarına dayanır.
Mitosun Lidya versiyonunda bir kralın oğlu olarak görülen Attis
tiplemesi, Frigya (Pessinus) versiyonunda Kybele‟nin iradesine sahip
olamayan sevgilisi olan bir tanrı olarak karşımıza çıkar.
Diodoros:185 “..... Kybele büyüyünce ilk önce Attis ardından da
Papas adında bir genci sevdi, onunla yakın ilişkiye girdi, onun anne ve
babasını tanıdığında hamileydi. Kralın sarayına götürüldü, bakire olarak
kabul edildi ama hamile olduğu anlaşıldı ve baba onu büyüten çobanları
ve Attis‟i öldürttü. Ve bedenleri mezarsız bıraktı. Bu gence karşı olan
sevgisi ve kendisini büyütenlerin başına gelenlerden dolayı çıldıran
Kybele, dağınık saçlarıyla, inleyerek ve tef çalarak ülkeden ülkeye
dolaştı durdu.”
Bu anlatımda Kybele ve sevgilisi Attis arasındaki ilişki diğer
anlatımlara göre biraz daha farklıdır. Burada, Attis ve Kybele uygunsuz bir
ilişki yaşamışlar ve sonucunda da cezalandırılmışlardır. Diğer anlatımlarda,
Attis kusur işleyen, Kybele ise öç alan kişi olarak; ahlaksal uygunsuzluğa
karşıydı. Ve ayrıca buradan Attis‟in annesi Nana‟da görülen bakire Ana
Tanrıça olmanın kutsallığı burada da devam etmiş gibi görülüyor. Ve ayrıca,

anlatımda Attis‟in Kybele tarafından değil de babası tarafından öldürülmesi
ve hadım edilmemesi diğer anlatımlardan farklı olan başka bir noktadır.
Ovidius (Ovidius, IV.181–244.):186 “... Phrygialı genç, güzel yüzlü
Attis ormanlarda kule taşıyan tanrıçayı yendi lekesiz aşkla... itaat sözü
verdi ama yeminini bozdu ve Nympha Sangaritis ile kendisi olmaktan
çıktı. Bunun için öfkeli tanrıça onu cezalanırdı, Attis çıldırdı, evi
yıkılıyordu sanki, kaçtı koşarak Dindymus Dağı‟nın tepsine, kâh
“Meşaleleri kaldırın” kâh “Kamçıları kaldırın diye bağırır”; yemin eder
Palaestine tanrıçalarının orada olduğuna, Keskin bir taşla kendini hadım
edip uzun saçlarını peşinden sürükledi, kir toz içinde. Şöyleydi çığlığı:“
hak ettim, kanla ettiğim cezaları ödüyorum, bana zarar veren o bölümler
yok olsun‟‟... kasıklarının ağırlığını kaldırıp attı... çılgınca kendinden
geçmesi örnek oldu ve kadınsı rahipleri saçlarını sallayarak aşağılık
uzuvlarını keserler.”
Tanrı Attis‟in hadım edilmesi temasının ilk defa bu anlatımda
işlendiğini görüyoruz.
Pausanias (Pausanias, VII.17.9–12.):187 “... Attis‟e Ana Tanrıça
(Kybele) âşık olur. Attis ona sadık kalacağına söz verir ama Pessinus
kralının kızına âşık olur. Attis kralın kızı ile evleneceği sırada düğün
konukları arasından Agdistis (Kybele) görünür ve kıskançlığından Attis‟i
çıldırtır. Dağa kaçan Attis, bir çam ağacının altında kendini hadım eder
ve ölür. Kanından menekşeler meydana gelir. Bu yaptığından pişman
olan Agdistis(Kybele), Zeus‟a yalvarır ve Attis‟in yeniden dirilmesini
ister. Ancak, Zeus Attis‟in bedeninin hiç çürümeyeceğini, saçının hep
uzayacağını, yalnızca sağ elinin küçük parmağının hareket edeceğine
söz verir. Tanrıça, Attis‟i Pessinus‟ta gömer ve o her yıl yapılan
törenlerde tanrı olarak anılır.”

Arnobius (Arnobius V.5–8):188 “Genç Attis‟e Agdistis ve Magna
Mater âşıktır ve Agdistis gizlice Attis‟e birçok kez av hediyesi vermiştir.
Attis bir gün sarhoşluğu sırasında onların aşkına ihanet eder ve
Midas‟ın kızı İa/İo ile evlenir. Kral Midas düğününden Agdistis‟in haberi
olmasın diye şehir kapılarının kapanmasını emreder. Ama Magna Mater
şehir duvarlarının başı ile kaldırarak içeriye girer. Agdistis çılgınlık
içinde tüm topluluğa saldırır ve bunun sonucunda Attis kendini bir çam
ağacının altında hadım eder ve kestiği genital organını Agdistis‟e fırlatır.
Magna Mater bunları gömer ve bunlardan menekşeler meydana gelir.
İa/İo ise Attis‟in bedenini yüne sarar ve sarar ve Agdistis ile birlikte o da
ağlar. Daha sonra İa/İo kendini öldürür ve bedeni Magna Mater
tarafından gömülür. İa/İo kanından mor menekşeler mezarından da
badem ağacı meydana gelir. Magna Mater çam ağacını mağarasına taşır
ve Agdistis ile birlikte Attis için ağıt yakar. Üç kader tanrıçanın isteğine
rağmen Zeus, Attis‟in tekrar dirilmesine izin vermez. Ancak bedeninin
çürümemesine, saçlarının uzamasına ve küçük parmağının hareket
etmesine izin vermiştir. Bunun üzerine Agdistis, Attis‟in bedenini
Pessinus‟ta kutsar ve her yıl rahipsel kutlamalar ile onurlandırılmasına
izin verir.”
Bu anlatımda tanrıça, Kybele adı görülmez; Agdistis adı ile ön plana
çıkar. Bu anlatımda, Tanrı Attis‟in ölümü de diğer anlatımlara göre biraz daha
farklıdır. Onun ölümü, tanrının kendisini bir çam ağacının altında hadım
etmesi ile gerçekleşir. Buradaki Attis‟in bedeninin yüne sarılması, Mart
törenlerindeki bir uygulamanın temeli olmalıdır. Demek ki Kybele‟nin hadım
rahipleri, bu mitostaki Attis karakterini fazla önemsiyorlardı.
Ayrıca, Agdistis‟in (Kybele), tanrı Attis‟in cinsel organını toprak
içerisine gömmesi, bu tanrının üremedeki gücünün göstergesidir.
F. Maternum,189 Kybele-Attis mitosunda geçen ayrıntıların anlamını
yorumlarken Kybele‟yi toprağa Attis‟i de topraktan çıkan ekine benzetir.

Kybele‟nin Attis‟e olan sevgisini de toprağın ekini sevmesine, tanrının hadım
edilmesi cezasını da çiftçinin orakla olgun ekinleri kesmesiyle; tanrının
ölümünü de kesilen ekinlerden düşen tohumların toprağa saklanması
şeklinde niteler ve her yıl toprağa serpilen tohumların yıllık sürelerle
yeşermesini de Attis‟in yaşama dönmesi ile ilişkilendirir.
Attis‟in cinsel organının toprağa gömülmesi sonucu menekşelerin
ortaya çıkması nedeniyle; Adonis‟in kanından menekşelerin oluşması
arasında bir bağlantı kurulmuş olunabilinir.
Julianus,190 Kybele‟nin eşi olan Attis‟in hadım edilmesini, maddi
dünyanın sonsuzluklarına doğru hızlı düşen Attis‟in isteklerine gem vurulması
olduğunu belirterek insanoğlunun da Attis gibi içindeki taşkınlığa gem
vurmasıyla, bir olana erişebileceğini vurgular.
Servius:191 “Güzel çocuk Attis, Mater Magna‟nın üst rahibidir.
Şehrin kralı tarafından seviliyormuş ama onun bir zorbalık yapacağını
anladığı zaman ormanlara kaçmış. Ancak kral tarafından bulunmuş ve
kralın kendisine tecavüz etmesinden önce kralın cinsel organını kesmiş.
Aynı şeyi ölmekte olan kralda Attis‟e yapmış. Mater Magna‟nın rahipleri
bir çam ağacının altında ölmekte olan Attis‟i bulurlar ve onu tanrıçanın
tapınağına götürürler. Onu hayatta tutabilmek için her şeyi yaparlar
ancak sonuç alamazlar. Attis‟in cesedini gömerler, tanrıça da her yıl ona
tören düzenler.”
190

27 Aralık 2008 Cumartesi

JAPON MİTOLOJİSİ

Japon mitolojisine göre birbiriyle hem kardeş, hem karı-koca olan Gök (İnazagi) ile Yeryüzü (İnazami) kaostan ayrıştıktan sonra gökyüzünün yüzen köprüsünden, tanrısal mücevherlerle süslü bir mızrakla okyanusu karıştırarak, ilk kara parçalarını yaratırlar. Sonra bütün Japon adalarını ve diğer tabiat Tanrılarını doğururlar. Japonya'da 8 milyon ilah vardır. Dağ, ırmak, ateş, gök gürlemesi, fırtına, yağmur, vb. ilahlar dışında her meslek sahibinin de ayrı bir ilahı vardır.

İnazagi ve İnazami ilk olarak Hiruko'yu doğururlar. Çocuk sakat olduğu için ondan iğrenir ve onu bir teknenin içine koyup sulara terk ederler. Yeni çocuklar doğurmaya başlarlar. Ateş Tanrısı Kagutsuchi doğar. İnazagi'nin sol gözünden Güneş Tanrıçası Amaterasu, sağ gözünden Ay Tanrısı Tsukiyomi, burnundan Fırtına Tanrısı Susanowa doğar.

Güneş Tanrıçası Amaterasu mitolojide önemli bir yere sahiptir. İzanagi, Amaretasu'ya inci bir gerdanlık armağan etmiş ve ona Kami'lerin oturduğu Takamagahara'nın sorumluluğunu vermiştir. 'Kami' kelimesi üstün, yüce anlamına gelmekte olup Japon mitolojisinde Tanrılara verilen addır. Denizler Fırtına Tanrısı Susanowa'yun yönetimi altına girmişti. Susanowa kız kardeşi Amaterasu'nun sarayında taşkın davranışlarda bulunmuş ve bu nedenle cennetten kovulmuştu. Daha Susanowa'nun oğlu Okuni-Nushi bütün ülkenin Tanrısı olur. Amaterasu'nun torunu Ninigi ile ülkeyi paylaşır. Dinsel işlerin yönetiminden Okuni-Nushi, siyasal işlerden de Ninigi sorumlu olur.

Ukemoçi no Kami Yiyecek Tanrıçasıdır. Yiyecek, Giyecek ve Barınak Tanrısı Tayuke okami ile birlikte anılır. Sukunahikona, dünyayı kurmak ve hastalıklarla vahşi hayvanlara karşı korunma çarelerini bulmak için Okuni-Nushi'ye yardım eden Cüce Tanrıdır. Amenouzume dansçıların koruyucu Tanrıçasıdır. İnari pirinç üretiminin koruyucu Tanrısıdır.

Yedi Şans Tanrıları (Shichi Fukujin) mitolojide önemli yere sahipler. Ebisu balıkçıların ve tüccarların koruyucusudur. Daikoku zenginlik Tanrısı ve çiftçilerin koruyucusudur. Bişamon doğruların ve savaşçıların koruyucusudur. Fukurokucu saflığı ve bilgeliği, uzun yaşamı simgeler. Benten edebiyat, müzik, zenginlik ve dişilik Tanrıçasıdır. Hotei çocukların eşlik ettiği, neşe saçan, halinden memnun bir Tanrıdır. Jurojin uzun yaşam ve mutluluk Tanrısıdır.

Fuji-Yama Dağı kutsal dağlar silsilesinin en önemlisidir. O-Ana-Mochi - bu kutsal dağlarda kriterlerin efendisidir. Gongen Japon mitolojisinin Dağ Tanrısıdır. Ruhu yeniden vücut bularak insanların içlerinde yaşar. Shinto inancına göre Buddha enkarnasyonudur. Dağ tırmanıcıları onun bilgeliğini ele geçirebileceklerine inanırlar.

Japon mitolojisinde her yıl Tanrılar kutsal Izumo tapınağında bir araya gelip toplantı yaparlar. Orada insanların aşkla ilgili alın yazgısı belirlenir. Tanrılar hangi insanın hangisini sevmesi gerektiğine inanırlar. Uba ("yaşlı kadın, yağmur hemşire") mitolojide çam ağacının ruhudur. O ve kocası Jo ("sevgi") evlilikteki aşkı ve sadakati sembolize ederler.

Aizen-Myoo - (Aizen Myo'o) Japon mitolojisinde aşk Tanrısı, genel olarak şarkıcılar ve müzisyenler ona tapardı. Saçlarının arasında bir aslan kafası bulunmasının yanı sıra, üçüncü bir gözü bulunurdu ki bu diğer gözlerinin üstünde ve ortadaydı.

Ajari Joan - Hakkotsu-San ("İskelet Dağ") dağından Japon rahibi.

Aji-Shiki - Genç Japon Tanrısı.

Aji-Suki- Taka-Hi- Kone - Yıldırımların ve gök gürültüsünün Tanrısı. Onu tıpkı bir çocuk gibi susturmak için diğer Tanrılar bir merdivende bir aşağı bir yukarı taşırlar. Bu da yıldırımların yaklaşan ve uzaklaşan seslerini açıklamakta kullanılır.

Ama-No- Minaka- Nushi - Cehennem ve aynı zamanda Kutup Yıldızının Tanrısı.

Amaterasu - (Ama Terasu) Shinto inancına göre Güneş Tanrıçası.

Amatsu- Kami - Dünyanın yüzeyinden yukarıda yaşayan cennetin Tanrıları. Onlar görevleri itibariyle cennetle ilişkilidirler ve ölümsüzdürler. Amutsu-Kami Kunitsu-Kami'nin aksine yukarılarda yaşar.

Ama-Tsu- Mara - Shinto inancına göre Demircilerin Tanrısı. Cyclops'a benzer bir şekilde resmedilirdi.

Amatsu Mikaboshi - Kötülüğün ve karanlık güçlerin Tanrısı. İsmi "Gökyüzünün Heybetli Yıldızı" anlamına gelmektedir.

Ame-No-Kagase-Wo - Japon astronomi Tanrısı.

Ame-No-Mi- Kumari - (Ame-No-Mi-Kumari-no-Kami) Shinto inancına göre suyun Tanrıçası.

Ame-No-Oshido-Mimi - Tanrıça Amaterasu'nun oğlu. O kendisine edilen yeryüzünün yöneticisi olma teklifini geri çevirmişti.

Amida - (Amida-Nyorai) Ölüm Tanrısı. Kimler inançlıysa onları ölümlerinin anında dönüştürürdü. Krallığı çok güzeldi, ambrosia ağaçları, hafiften esen yeller ve kuşlarla doluydu.

Am-No-Tanabata-Hime - Japon dokumacılarının astral Tanrıçası.

Anan - Buddha'nın kuzeni, arkadaşı ve yakın bir yandaşı. Japonya'da ölümsüz olduğuna inanılırdı. Hindu mitolojisinde Ananda adını almıştır.

Anshitsu - Yalnız yaşayan Japon Budist rahiplerinin inzivaya çekildikleri yer.

Ashuku-Nyorai - Japon evren bilimine göre yer küresinin bir elementi. Bu elementin gösteri yapmak için insanlarda bir güç uyandırdığına inanılmıştır. Aynı 'Kımıldamayan Buddha' adını almıştır.

Bakemono - Karanlık güçlerin çılgın ruhları. Bu terim kappa, mono-no-ke (şeytani ruhlar), oni, ten-gu, ve yamanba yahut yama-ubu (dağ büyücüleri) gibi çeşitli ruhları kapsamaktadır.

Baku - "Rüyaları yiyen" olarak bilinen bir "iyi ruh". Kendisinden yardım dilenenlerin kabusları yiyerek iyi şans getirdiğine inanılırdı. Aslan kafalı, kaplan bacaklı ve at gibi bir vücudu olan bir yaratık şeklinde resmedilirdi.

Benkei - Japon mitolojisinde efsaneleşmiş bir savaşçı ve kılıç ustası.

Benten - (Benzai-Ten, Benzai-tennyo) Aşk, sanat, bilgelik, şiir, iyi şans ve suyun Tanrıçası. Bir ejderhaya binmiş güzel bir kadın olarak görünen Benten'in sekiz elinde bir kılıç, bir mücevher, bir yay, bir ok, bir tekerlek ve bir anahtar tutar, kalan diğer iki eli ile de dua ederdi.

Benzai-Ten - (Benzaiten) Japon dil, akıl, bilgi, iyi talih ve su Tanrıçası.

Bimbogami - (Bimbo-Gami) Yoksulluk Tanrısı. Onu defetmek için ayinler yapılırdı.

Binzuru-Sonja - Hastalıkların iyileşmesini sağlayan ve iyimserlik Tanrısı.

Bishamon - (Bishamon-ten) Savaş Tanrısı, yasaların adaletli ve koruyucu savunucusu. Shichi Fukujin'lerden biridir. Her yanı zırhlarla kaplı, şeytanların yanında ve elinde bir mızrakla resmedilir.

Bosatsu - Buddha'nın geçmiş, gelecek yahut şimdiki zamandaki görünümü.

Butsu - Japonya'da Buddha'ya verilen adlardan biri.

Butsudan - Japon'ların evlerinde Tanrılara çiçek ve yiyecekler sunarak onlara taptıkları ve dua ettikleri köşeler.

Butsudo - Budizm için kullanılan bir Japon kelimesi. 'Buddha'nın Yolu' anlamına gelmektedir.

Cennet köprüsü - Hareketli bir köprü cennetten Takachihi dağlarının üzerine uzanır. Buradan yer yüzüne ulaşılabilir. Köprü onun koruyucu Patikalar Tanrısı ile evlenen dans Tanrıçası Uzume'ye benzetilmiştir.

Centipede - Dağ büyüklüğünde, korkunç, insan etiyle beslenen bir canavar. Biwa gölünün yanındaki dağlarda yaşarmış. Gölün Ejder kralı Hidesato adlı kahramandan onu öldürmesini istemiş. Kahraman canavarın beynine bir ok saplayarak onu öldürmüş. Ejder kral teşekkür ifadesi olarak kahramana sihirli pirinç torbasını vermiş. Bu pirinç torbasındaki yiyecek hiçbir zaman bitmemiş ve kahramanın bütün sülalesini doyurmuş.

Chien-shin - Belirli bir coğrafi bölgeyle beraber düşünülen ve bu bölgedeki yaşamı koruyan bir Tanrı.

Chimata-no- kami - Kavşakların, anayolların ve patikaların Tanrısı.

Chujo Hime - Tanrıça Kannon'un vücudunda canlandığına inanılan bir Japon rahibesi. Nakış işlemesini icat etmiştir.

Chup-Kamui - Ainu şehrinin güneş Tanrıçası.

Daibosatsu - (Dai Bosatsu) Son enkarnasyonundaki Büyük bodhisattva yahut Buddha.

Daikoku - (Daikoko-tenn) Zenginliğin, toprağın ve çiftçilerin Tanrısı. İki patates torbasının yanında oturan mutlu, dev gibi bir adam olarak resmedilirdi ve omzunda mücevherler dolu bir çuval taşırdı.

Dainichi - Budizm'de bilgelik ve saflıkla özdeşleştirilen yüce ruh.

Dainichi-Nyorai - Japon evren biliminde bodhisattva Dainichi için kullanılan ad. Ayrıca 'Büyük Güneş Buddha' şeklinde de ifade edilmiştir.

Dosojin - Yolların Tanrısı.

Dozoku-shin - Dozoku grubuna ait eski bir kami. Dozoku grubu bir ana soyun (honke) yan (bunke) soyudur. Dozoku-shin'e ibadet etmek ev halkından başlayarak yayılmıştır.

Ebisu - Deniz zenginliklerinin, balıkların ve balıkçıların Tanrısı ve koruyucusu. Bir oltayla balık tutarken resmedilirdi.

Ekibiogami - Veba ve salgın hastalıkların Tanrısı.

Ema - Japonların Tanrılara yaptıkları bağış veya kurban.

Emma-o - (Emma-ten) Japon Budist inancına göre yeraltı Tanrısı. Ölülerin ruhlarını Buddha yasalarına göre yargılar ve cezalandırırdı.

Fudo - (Fudo-Myoo) Ateş, bilgelik ve astroloji Tanrısı, insanların koruyucusu. Ateş tarafından sarılmış, bir elinde kılıç diğerinde ise bir ip taşıyan, çirkin, yaşlı bir adam olarak resmedilirdi.

Fujin - (Ryobu) Shinto inancına göre rüzgar Tanrısı. Omzunda bir rüzgar çuvalı taşıyan, leopar derili, korkunç ve siyah bir şeytan olarak ortaya çıkardı.

Fukurokuju - Shinto inancına göre, bilgelik, şans ve başarı Tanrısı.

Funadama - Denizcileri ve balıkçıları koruduğuna inanılan deniz Tanrıçası.

Futsu-Nushi- no-Kami - Yıldırım ve ateş Tanrısı, daha sonra Amaterasu 'nun bir generali ve savaş Tanrısı oldu.

Gaki - Japonların "aç ruhlar " için kullandıkları ifade. Zen manastırlarında yemeğe başlamadan önce gaki için küçük bir yemek hazırlayıp sunmak geleneksel hal almıştır.

Gakido - Japon kozmolojisinde 'Şeytan Yolu' veya acı çekilen arife dönemi.

Gama - Yaşam süresini belirleyen Tanrı. Gizli bilgeliğin bütün sırlarının yazılı olduğu bir tomarı elinde tutar, bir katıra binmiş, neşeli, yaşlı bir adam gibi ortaya çıkardı.

Gama-Sennin - Japon mitolojisinde iyi huylu bir bilge. Yanında her zaman bir kara kurbağası bulunur. O yılana dönüşebiliyor veya bazen yüzünü değiştirerek gençleşiyordu. O ölümsüzlüğün sırrını bulmuştu.

Gekka-o - Evlilik Tanrısı. Aşıkların ayaklarını kırmızı ipekten bir iplikle birbirlerine bağlardı.

Gongen - Japon dağ Tanrısı. Ruhu yeniden vücut bularak insanların içlerinde yaşar. Shinto inancına göre Buddha enkarnasyonudur. Dağ tırmanıcıları onun bilgeliğini ele geçirebileceklerine inanırlardı.

Go-Shin Tai - Japon krallık mücevherleri. Bu kutsal sembol Amaterasu tarafından ilk Japon İmparatoruna verilmişti.

Gozu-Tenno - Japon veba ve salgın hastalıklar Tanrısı.

Hachiman - Savaş ve tarım Tanrısı ve Japon insanlarının kutsal koruyucusu.

Haniyasu- hiko - Yeryüzü Tanrısı.

Haya-Ji - Hortumların ve kasırgaların Tanrısı.

Hiruko - Sabah güneşinin Tanrısı. Küçük çocukların sağlıklarını koruduğuna inanılırdı.

Hoso-no- Kami - Çiçek hastalığı Tanrısı.

Ida-Ten - Kanunların ve tapınakların Tanrısı. Genç, yakışıklı bir delikanlı şeklinde görülürdü.

Ika-Zuchi- no-Kami - Shinto inancına göre yeraltında yaşayan bir grup şeytan. Gürültülerinin volkanik patlamalar ve depremler şeklinde kendini gösterdiğine inanılırdı.

Iki-Ryo - Öfke ve hasetin ruhu.

Inari - Hem dişi hem de erkek ilah, başakların ve tarımın Tanrı ve Tanrıçası.

Isora - Sahillerin Tanrısı.

Issunboshi - Japon mitolojisinde bir bilge veya rahip. Boyunun bir inç olduğu bilinirdi. O bir pirinç kasesini içine binip su yolculuğuna çıkarmış. İki habis ruhu iğne ile yendiği anlatılırdı.

Izanagi - Japon mitolojisinde Gök yüzü Tanrısı. Japon mitolojisine göre birbiriyle hem kardeş hem karı-koca olan Gök (İnazagi) ile Yer (İnazami) kaostan ayrıştıktan gökyüzünün yüzen köprüsünden, tanrısal mücevherlerle süslü bir mızrakla okyanusu karıştırarak ilk kara parçalarını yaratırlar. Sonra bütün Japon adalarını ve diğer tabiat Tanrılarını doğururlar.

Izanami - Japon mitolojisinde Yer Tanrıçası. Gök (İnazagi) ile Yer (İnazami) kaostan ayrıştıktan gökyüzünün yüzen köprüsünden, tanrısal mücevherlerle süslü bir mızrakla okyanusu karıştırarak ilk kara parçalarını yaratırlar. Sonra bütün Japon adalarını ve diğer tabiat Tanrılarını doğururlar.

Jigami - 'Yer kami'. Batı Japonya'da kullanılmış, jinushigami veya tochigami benzeri bir terim.

Jingo - Japon imparatoriçesi. Ojin Tenno ve Hachiman'in annesi.

Jurojin - Japon Shinto inancına göre, uzun yaşam ve mutluluk Tanrısı. O yedi şans Tanrıları Shichi Fukujin'lerden biridir. Ona turna ve kaplumbağa eşlik eder. Beyaz geyiğin üzerinde, güler yüzlü ve sıcakkanlı yaşlı bir adam olarak resmedilirdi.

Kagutsuchi - (Kagu-Tsuchi) Ateş Tanrısı, Gök (İnazagi) ile Yer (İnazami) nin oğlu.

Kanayama-hiko - Japon madenlerin Tanrısı. Kanayama-hime'nin kocası.

Kuruma - Budizm felsefesinin çekirdeğini oluşturan fikir. Budizm'e göre tekerlekler öküzün ayaklarını nasıl kullanırlarsa, acı da suçluları öyle kullanır.

Magatama - Shinto geleneğinin kutsal taşları.

Miyazu-Hime - Japon mitolojisinde hak Tanrıçası. Fırtına Tanrısı Susanowo onun kocasıdır. Ona Atsuta'da tapılmıştır.

Musubi-no-Kami - Japon mitolojisinde aşk ve evlilik Tanrısı.

Nai-no-Kami - Japon mitolojisinde deprem Tanrısı. Bu Tanrı Japon panteonunda yedinci yüzyılda ortaya çıkmıştır.

Nakisawame - Japon mitolojisinde Tanrıça, Tanrı Izanagi karisinin ölümüne ağlarken onun gözyaşlarından oluşmuştu.

Nyorai - Japon mitolojisinde Buddha'nın bütün görünümleri için kullanılan bir ifade.

O-Ana-Mochi - Fuji-Yama Dağında "Kraterlerin Efendisi".

Otohime - (Toyotama) "Parlak Mücevher". Japon Tanrıçası. Deniz Tanrısı Ryujin 'in güzel kızı. Hoori ile evlendi ve oğlunu doğurduktan sonra ejderhaya dönüştü. (bu onun babasının asıl şekliydi) Toyotama olarak da tanınmıştı.

Raicho - Japon mitolojisinde yıldırım kuşu. Kargaya benzer ve korkunç sesler çıkarırdı. Bu yaratık çam ağaçlarında yaşardı.

Raitaro - Yıldırım çocuk. Bir gün yoksul bir Japon köylüsü kuralık döneminde Buddha'ya yağmur için dua eder. Birden bire dışarıdan gök gürültüsü ve yağmur sesleri duyulur. Bimbo adındaki bu fakir köylü olup biteni görmek için dışarıya çıkar. Ve otların üzerinde yatmış küçük bir çocuk görür. Bimbo ve karısı çocuğu evlatlığa kabul ederler ve ona Raitaro ("Yıldırım çocuk") ismini verirler. Raitaro daha sonra istediği zaman yağmur bulutlarını çağırır ve yağmur yağdırır. Böylece Bimbo zengin olur. 18 yaşına geldiğinde Raitaro köylülere onu büyüttükleri için teşekkür eder, beyaz bir ejdere dönüşür ve ortalıktan kaybolur.

Ryujin - (Rinjin) "Parlak varlık". Japon mitolojisinde denizlerin ejder Tanrısı. Ryujin Ryugu'da doğmuştu. Sarayı denizin derinliklerindeydi. Kızı Otohime (Toyo-Tame) prens Hoori ile evlenmişti. Deniz kralının büyük bir ağzı olduğu söylenirdi. Kaplumbağalar onun haberciliğini üstlenmişlerdi.

Sae-no-Kami - Köprüleri koruyan Tanrı grubuna verilen genel ad.

Sazan Balığı - Japonya ve Kore'de gençlik, yiğitlik, azim, kuvvet, kendini savunma sembolü. Japon mitolojisine göre onlar dokuz fit uzunluğundaki Biwa gölünün içinde yaşayan bir sazan balığının içinde yaşamaktadırlar.

Shotoku - Siddharta'nın reankarnasyonu olduğuna inanıldığı için saygı ve tapınım gören bir Japon prensi.

Susanowa - (Susanoto) Fırtına Tanrısı. Gök (İnazagi) ile Yer (İnazami) in oğlu. Güneş Tanrıçası Amaterasu'nun kardeşi. Denizler Fırtına Tanrısı Susanoo'yun yönetimi altına girmişti. Susanoo kız kardeşi Amaterasu'nun sarayında taşkın davranışlarda bulunmuş ve bu nedenle cennetten kovulmuştu. Daha Susanowa'nun oğlu Okuni-Nushi bütün ülkenin Tanrısı olur. Amaterasu'nun torunu Ninigi ile ülkeyi paylaşır. Dinsel işlerin yönetiminden Okuni-Nushi, siyasal işlerden de Ninigi sorumlu olur.

Taishaku - Japon mitolojisinde Hindu Tanrısı Indra'ya verilen ad.

Tanrıların toplantısı - Japon mitolojisinde her yıl Tanrılar kutsal Izumo tapınağında bir araya gelirler. Orada insanların aşkla alın yazgısı belirlenir. Tanrılar kimin kimi sevmesi gerektiğini belirlerler.

Tenjin - Bilgi, eğitim ve hattatlık Tanrısı. İnsanlara kendi dillerinde yazmayı öğretmişti.

Toyo-Uke-Bime - Tarım ve besin Tanrıçası.

Uba - Uba ("yaşlı kadın, yağmur hemşire") mitolojide çam ağacının ruhu. O ve kocası Jo ("sevgi") evlilikteki aşkı ve sadakati sembolize ederler.

Uwibami - Japon mitolojisinde dev bir canavar yılan. Gök yüzünde uçar, at sırtında giden kişilerin üzerine saldırırmış. Kahraman Yegara-no-Heida tarafından öldürülmüştü.

Yabune - Eski bir ev Tanrısı.

Yomi-no-kuni - Japon Shinto inancına göre bu kapısını korkunç bir bekçinin beklediği yer altı dünyasıydı.

Yuki-Onna - 'Bayan Kar'. Japon mitolojisinin kar kraliçesi veya kış ruhu. Bazen dünyaya inen insan görünümü alır, bazense beyaz sis bulutlarının arkasında görünmez olurdu.

ÇİN MİTOLOJİSİ

Çin mitolojisine göre başlangıçta evren bir yumurtanın içindeydi. Evrende ilkin sonsuz ve sessiz bir hiçlik varmış. Her yer karanlıklar içindeyken ilk olarak Pengu (Pan Ku) oluştu. Pengu yumurtanın kabuğunu kırarak dünyayı on sekiz bin yılda düzene soktu. Yumurtanın üst kısmı yükselip gökyüzünü Yang'ı meydana getirdi. Alt kısmı ise çökerek yeri Yin'i oluşturdu. Yin dişi, Yang ise erkekti. Birbirlerini tamamladılar. Bu iki gücün birleşimi dev bir yaratıcılık etkisi doğurmuş ve sonuçta dünyanın ve varlıkların temelini oluşturmuştur. Bu ikiliğin her parçası birbirine geçmekte, birbirini koşullandırmakta, ayrı olamamakta, böylece karşıtlar arasındaki birlik ve savaş oluşmaktadır. Yin ve Yang enerjileri sürekli birlikte dans ederler. Ve böylece kozmik dengenin uyumunu yaratırlar. Yin, soğuk, karanlık ve atıldır. Yang, sıcak, aydınlık ve hayat doludur. Bu ikili sonradan Feng shui'yu, hayat enerjisinin akışını anlatan yaşama sanatını ortaya çıkarmıştır.

Çin geleneklerine ve inanışlarına göre yaşamın sürmesini sağlayan; "Yin - Yang" olarak adlandırılan iki evrensel güç ve bu iki gücün etkileşiminin dengede tutulabilmesi prensibidir. Evrendeki bu iki karşıt gücün varlığı, varoluşun ayrılmaz iki kutbudur ve bu iki kutup sayesinde "Denge" sağlanabilmektedir. İnsanların vücudunda da bulunan bu iki karşıt gücün dengesi bozulduğu zaman, hastalıklar oluşmaktadır. Çin simgeleri arasında başı çeken Yin -Yang'da ortada beyaz ve siyah daireler bulunur. İç içe olmaları bu ikiliğin, düalitenin doğada olduğuna işaret eder ki aynı zamanda eril olanın dişili, dişil olanın erili içinde barındırdığına da dikkatimizi çeker.

Pengu Yin ve Yangı oluşturduktan sonra ölür. Öldükten sonra sol gözünden güneş, sağ gözünden ay, kanından denizler, saçlarından ormanlar, gövdesinden yeryüzü, son soluğundan da rüzgarlar meydana gelmiş. Daha sonra çürüyen bedeninde kaynaşan böceklerden de insanlar oluşur.

Zamanla gökyüzünün bir bölümü denizlere düşerek insanlığı yok etti. Bunun üzerine Tanrıça Nü-kua, yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı, denizleri yeniden sınırlarına itti ve çamurdan yeni bir insan türü yarattı.

Yapısal birlik, evrensel cevher Çi aracıyla gerçekleşmektedir. Çi, bir enerji, "yaşam enerjisi" olarak izah edilebilir. Ve Çi'yi tek bir tanımla anlatmak mümkün değildir. Çin Tıp anlayışına göre, tüm evrene yayılmış Çi adlı bir enerji denizinin içinde yaşıyoruz. Çi, tüm canlılığın ölçüsü. Bir insanın Çi enerjisi üç yoldan sağlanıyor; doğum sırasında, soluduğumuz hava ile, yediğimiz ve içtiğimiz besinlerle.

Çin mitolojisinde Ejderlere büyük önem ve yer verilmiştir. Mitolojiye göre Long adı verilen ejderlerin beş türü mevcuttu: Tanrıların evlerini koruyan kutsal ejderhalar; rüzgar ve yağmuru yöneten, aynı zamanda su baskınlarına neden olan ejder ruhlar; denizlerin ve okyanusların derinliklerini temizleyen doğa ejderleri; defineleri koruyan ejderler; ve beş penceli imparator ejderhalar. Taoizmde ejderler yang ilkeleri taşırlar ve sık sık su yada bulutlarla çevrilmiş olarak resmedilirler. Çin mitolojisinde Long-wang'lar, yani Ejderha Krallar, Taoizmde mistik yaratıklar olarak yerlerini almışlar. Yuan-shi tian-zong tarafından yönetilirler ve yılda bir kere ona raporlarını sunarlar. Cenaze törenleri ve yağmurlar üzerinde yargılama yetkisine sahiptirler. Eğer soylarından gelenlerin cenaze törenlerinde talihsizliklerine neden olacak kadar hata yapılırsa, Ejder Krallar dua etmeye başlarlar. Aynı zamanda kuraklık ve kıtlık devrinde onlar yağmur yağdırırlar.

Ba - Çin mitolojisinde Cennet'in kızı.

Ba Xian - (Pa-hsien) Taoist mitolojideki sekiz ölümsüzlük kazana kişiye verilen ad. Bu sekizli Çin'in iyi kaderini sembolleridirler. Onlar yaşama sekiz önemli özellik katarlar: gençlik, yaşlılık, zorunluluk, sağlık, rağbet, asalet, erkeklik ve dişilik. Bu sekizli: Zhang Guo-lao, Lu Dong-bin, Cao Guo-jiu, Zhong Li-quan, Li Tie-guai, Han Xian-zi, He Xian-gu ve Lan Cai-he. Be Xian'ın konusu daha fazla sanatla ilgilidir.

Bixia Yuanjin - Bu Çin Tanrıçası çocukların doğumundan ve kaderden sorumludur. Doğum ve kader dünya mitolojisinde biri biri ile bağlantılı, uzlaşım içinde olan iki kavram olarak kabul edilmiştir.

Cai-shen - (Ts'ai-shen) Çin mitolojisinde başarı Tanrısı. Taoizm ve halk dini inancında da yerini almıştır. Onun gök gürültüsü ve yıldırımları yönetme ve ticari anlaşmalarda başarı sağlama gibi bir çok sihirli güçleri vardır. Tarihsel şahsiyet olarak o Zhao Xuan-tan (Chao Hsüan-t'an)olarak adlandırılmıştır. O dağların zirvesinde kendi yerini almıştır. Zhang Dao-ling'e hayat iksirini ararken yardım etmiştir. Cai-shen siyah kaplanın üzerinde resmedilirdi. Siyah bir yüze ve uzun bıyıklara sahiptir. Vücudu zırhlar içindedir, kafasında savaş başlığı vardır.

Cao Guo-jiu - (Ts'ao Kuo-chiu) Çin mitolojisindeki sekiz ölümsüzden biri. O basit bir yaşam sürmekteyken bir gün genç kardeşi katil olur. Cao Guo-jiu utançtan sonra dağlarda inzivaya çekilmiş ve uzun süre orada yaşamıştır. Lu Dong-bin ona yardım eder ve kusursuzluğa erişmenin yollarını gösterir. Cao Guo-jiu tiyatro sanatının yaratıcısı olarak anılır.

Cheng-huang - (Ch'eng-huang) Çin'in koruyucu Tanrıları. Onlar felaket ve yıkımları önlerlerdi ve kendilerine yalvaran insanları korumaları altına alırlardı. Kurakluk ve kıtlık dönemlerinde onlar yağmur yağdırırlardı. Onlar ekinlerin bereketli olmasını sağlayarak, insanları zenginliğe kavuştururlardı. Cheng-huang aynı zamanda ölülerin ruhlarını Cennet'e götürülerdi. Tao'cu rahipler ölülerin ruhlarının cehennemden kurtulabilmeleri için bu koruyucu Tanrılara dua ederlerdi.

Chih Nu - (Chih-Nu) Çin'in önemli Tanrılarında olan Yu-huang'ın kızı.

Chu Jiang - (Ch'u Chiang) Taoist mitolojide saniyelerin kralı, hırsız ve katilleri cezalandırırdı.

Da-yu - (Ta-yü) Xia Hanedanlığının efsanevi kurucusu. Büyük Yu olarak bilinmiştir. Toprağın (Gun) oğludur. Yol yapıcı ve ekinlere su sağlayıcı olarak tanınmıştır.

Dha-shi-zhi - (Dha-shih-chih) Çin Budizminde kadın ilahe, yeniden doğuşu yönetmektedir.

Di-cang - (Ti-Ts'ang) Çin Budizm'inde dünyanın rahmi anlamına gelen bir güç. Efsaneye göre o Tang döneminde yaşamış bir Kore prensidir. Ölümünden sonra vücudu çürümeye bırakılmamış, bir tapınağı yapılmıştır. Sağ elinde metal değnekle resmedilirdi.

Di-guan - (Ti-guan) Tao inancına göre dünyada bir hükümdar. Üç San-guan'dan biri. Çin'in din hayatında rolü önemlidir. Di-guan suçları ve baş kaldırmaları affederdi.

Di-ya - (Ti-ya) Di-ya ve Tian-long Çin edebiyat Tanrısı Wen Chang'ın yardımcılarıdır.

Dong-yue da-di - (Tung-yo ta-ti) Gök Tanrısı Yu-huang'ın yardımcısı. Canlıların doğumlarından ölümlerine kadar yaşamlarını, yaşam güçlerini ve görünümlerini denetlemekle görevlidir.

Dou-mu - (Tou-mu) Çin Tanrıçası. Her insanın ne kadar yaşayacağını belirler ve denetler. Bu nedenle uzun bir yaşam isteyen insanlar tarafından saygı görmüş ve tapınılmıştır. Dou-mu nilüfer tahtında otururken, dört kafalı, 12 gözlü ve sekiz kollu olarak resmedilirdi. Taoist tapınaklarda sık sık onun anıtı ile karşılaşılır. Çin Budistleri tarafından da tapınılmaktadır.

Dragon krallar - (Ejder krallar) Taoizmde efsanevi yaratıklar. Long-wang.

Dzi dzat - (Dzit dzi) Dzi dzat ölümden sonraki yaşam inancı ile mezarlarda rahatlık ve konforu sağlayan her türlü eşyaya verilen addır.

Er-lang - (Erh-lang) Çin mitolojisinde şeytani ruhları defeden ve kötü büyüleri bozan bir koruyucu Tanrı. Annesi Yu-huang'ın kızkardeşidir.

Fan-kui - (Fan-k'uie) Çinlilere göre, kasap Tanrısıdır.

Fei Lian - (Fei Lien) Rüzgar Tanrısıdır.

Feng Bo - (Feng Po) Rüzgar Tanrısı olan Fei Lian'ın insanlaştırılmışı.

Feng Po-po - (Feng P'o-p'o) Çinin rüzgar Tanrıçası. Bir kaplanın üzerinde bulutları dolaşan ak saçlı, yaşlı bir kadın olarak resmedilirdi. Bulutları tam gün sırtındaki çuvala doldurup bir yerden başka bir yere taşır.

Feng-huang - (Feng Huang) Çin mitolojisinde anka kuşu, cennetin kanatlı gücü. Sülün ibiği ve başı, tavus kuşu kuyruklu olarak resmedilirdi.

Fu Xi - (Fu Hsi) Çin mitolojisinde San-huang'daki üç asil imparatordan birincisi. Yönetimi 115 yıl sürmüştür. Fu Xi insanlara balık ağları kullanma, ipek böcekleri yetiştirme ve vahşi hayvanları ehlileştirme gibi bir çok alışkanlığı kazandırmıştır. Fu Xi yılan vücutlu bir insan olarak resmedilirdi. Nü-gua onun karısıdır.

Fu-xing - (Fu-hsing) Çinde mutluluk Tanrısı. San-xing'lerden biri. Genellikle mavi giysilerle, özel uşağı ve çocukların yanında resmedilirdi. İsminin anlamı 'şanslı yıldız'dır. Sık sık cennetin yöneticisi olan Tian-guan'la karıştırılır.

Gao Yao - (Kao-Yao) Eski bir Çin yargı Tanrısı. Adaletsizlikleri sorgularken ona bir koç eşlik etmektedir. Ting-jian olarak da bilinmektedir.

Geong Si - (Jiang Shr, Kuang Shi) Çin mitolojisinde zombi. Onun vücudu var, ama canlı değil.

Gök kralları - Dünyanın dört bir tarafının koruyucuları. Tian-wang.

Gong De Tian - (Kung Te T'ien) Çin mitolojisinde uğur Tanrıçası. Sol elinde dilekleri yerine getiren bir inci tutar. Hindu Tanrıçası Lakshmi ile benzerlik göstermektedir.

Gong Gong - (Kung Kung) Çin mitolojisinde su baskınları ve sel yaratan şeytan. Yılana benzeyen ortağı Xiang Yao ona eşlik eder. Gong Gong yüce adaletin ölümsüz ve sonsuz rakibidir.

Gou Mang - (Kou Mang) Çin gök Tanrısının habercisidir. Gou Mang doğu ile birlikte ilkbahar ve mutluluğu oluşturur.

Guan-di - (Kuan-ti, Kuan Yu) "İmparator Guan", Taoizm'in savaş Tanrısı. Barış yolunda atılan her adıma karşı koyar. Halk arasında şeytanları yaratan Tanrı olarak da anılmıştır.

Guan-yin - (Kuan-yin, Kuan-shi-yin) Çocuksuz kadınlara yardım eden bir kahin.

Gui - (Kuei) Çin mitolojisinde ölümden sonra olumsuz özellikler kazana ruhlara verilen ad. Hayalet veya hortlak.

Gui Xian - (Kuei Hsien) Çin mitolojisindeki sihirli yaratıklar olan Ling'lerden biri. Su kaplumbağası Gui Xian mutluluğun sembolüdür.

Gun - (Kun-Lun) Çin mitolojisinde toprak Tanrısı, Sarı imparator Huang-di'nin erkek torunu, Da-yu'nun babası. Cennetin yanından geçen büyük sel baskınında yaptığı hatadan dolayı Gong Gong tarafından küçük düşürülmüş ve cezalandırılmıştır.bir rivayete göre, o bu hatasından dolayı ateş Tanrısı tarafından idam edilmiştir.

Hac Tao - Kelime anlamı 'siyah yol'dur. Bu karanlık güçlerin ve kara büyünün Çin mitolojisindeki ifadesidir.

Han - Çin nehir Tanrısı. Aynı isimli nehirle kişiselleştirilmiştir.

Han Xian-zi - (Han Hsiang-tzu) Taoist mitolojideki sekiz önemli ölümsüzden biri. Tang hanedanlığının önemli bir şahsiyeti ve devlet adamı olan Han Yu'nun erkek yeğeni. Onun çılgın bir micazı ve doğaüstü güçleri olduğuna inanılırmış. Bir gün şeftali ağacından düşmüş ve ölümsüzlüğü kazanmış. O flütüyle, elinde çiçek demeti veya şeftali tutarak resmedilirdi.

He Bo - (He Po) Çin mitolojisinde güçlü ve etkili bir nehir Tanrısı. Bing-yi da denilmektedir. Ay Tanrıçası Heng O onun kız kardeşidir.

He Xian-gu - (He Hsien-ku) Ba Xian'lardan biri ve içlerinde tek bayan olanı. Tang hanedanlığı döneminde yaşamıştır ve yaşamını dağlarda inzivaya çekilerek sürdürmüştür. On dört yaşında bir rüya görmüştü. Rüyasında kim olduğunu bilmediği bir ses ona 'bulutların anası' olarak bilinen taşı öğütmesini ve tozu yutmasını söylemişti. Söylenilenleri yaptıktan sonra ölümsüzlüğü kazanmıştır.

Heng O - (Chang O) Çin ay Tanrıçası. Soğuğun ve gizli yin ilkelerinin sembolü. Güzel cüppeli, sağ elinde ay diski tutmuş olarak ve bazen de bir ağaçta bir karakurbağasının üzerinde resmedilirdi. O nehir Tanrısı He Bo'nun küçük kız kardeşidir.

Hou Ji - (Hou Chi) Çin mitolojisinde tahıl Tanrısı. İmparatorluk dönemindeki bazı mezheplerde o tartışma konusu olmuştur. Bu nedenle isminin anlamı çeşitli şekilde tercüme olunmuştur.

Hou Tu - (Hou T'u) Çin mitolojisinde dünya ve toprak Tanrısı. Yer yüzünün hükümdarı. İmparatorluk dönemi inançlarının bir ifadesidir.

How-chu - (How-ch'u) Çin mitolojisinde hava Tanrısı.

How-too - Eski bir Çin doğa Tanrısı. Canavar olarak betimlenmiş ve dağlarla nehirlerin arasında yaşadığı düşünülmüştür.

Hu Jing-de - Çinin koruyucu Tanrısı. Genellikle kökeni Tang hanedanlığına dayanmaktadır.

Huang Fei-hu - (Fei) Çin doğa Tanrısı. Tek gözlü bir boğa şeklinde olup, yılan kuyruğuna sahiptir. Sonraları Çin'in doğusundaki kutsal Tai Shan dağlarının Tanrısı olarak kabul edilmiştir. O bu dağa gelen ölü ruhları yargılamakla görevlendirilmişti.

Huang-chuan - (Huang-ch'uan) Yin ruhlarının ölümden sonra gittikleri yer altı dünyası. Kuzeyde bulunan sulu bir arazi olduğuna inanılırdı. Kelime anlamı 'sarı ilkbahar'dır.

Huang-di - (Huang-ti) Efsaneleştirilmiş bir Çin imparatoru. 'Sarı İmparator' M.ö. 2697 - 2597 yılları arasında yaşadığına inanılır. Taoizmin kurucularından biri olarak saygı görmüştür. Çin tarihinde ilk tıbbi inceleme ve tez niteliğini taşıyan Huang-di nei-jing yazıtının onun eseri olduğu söylenmektedir. Ayrıca Huang-di'nin insanlığa yazının bulunması, pusulanın icadı, çömlekçiliğin başlangıcı, ipek böceklerinin yetiştirilmesi gibi katkıları olduğu inanılmaktadır.

Huang-lao - Taoculara göre bir Tanrı. İsmi iki anlamı barındırmaktadır: Huang, Huang-di ile, lao, Lao-zi ile bağdaştırılmaktadır. Her iki anlam da Taoizm inancının kurucularına işaret etmektedir.

Huang-lao-jun - (Huang-lao-chën) Taozim inancına göre önemli bir Tanrı.

Ji Nu - Çin mitolojisinde yıldızların Tanrıçası.

Jian Di - (Chien Ti) Çin mitolojisinde eski bir Tanrıça. Kazayla renkarenk kırlangıç yumurtalarını yutmuş ve bunun sonucunda Shang hanedanlığının atalarını doğurmuştu.

Jian Lao - (Chien-lao) Çin mitolojisinde doğa ve süreklilik Tanrısı.

Jiang Shr - Çin mitolojisinde zombiler.

Jin Jia - (Chin Chia) Çin mitolojisindeki koruyuculardan biri. O kötü öğrencileri cezalandırır ve İmparatorluk soyundan gelen ailelerin bayraklarını dalgalandırır. Altın zırhlı bir insan şeklinde düşünülmüştür.

Ki-lin - (Ch'i-lin) Çin mitolojisindeki mistik yaratıklar. Batı mitolojilerindeki tek boynuzlu at ile karşılaştırılabilir. Ki-lin saf ve barışçıldır. Öküz kuyruğuna, at yelesine sahip,vücudu balık pulları ile kaplı olan tek boynuzlu geyik olarak resmedilirdi. O cennette yaşar ve dünyayı sadece bilge bir filozof doğduğunda ziyaret eder. O dört Ling'den biridir.

Kuang Shi - Çin Mitolojisindeki zombilerden biri.

Kui-xing - Wen-chang'ın yanından ayrılmayan yıldız Tanrısı. Resmi başarı belgelerini hazırlamakla görevlidir.

Kun-lun - (K'un-lun) Çin'in batısında sıra dağlar. Taoistlere göre cennet orada. Tao evrenbilimine göre, on kıtadan biri. Cenneti ilk ziyaret eden kişi King Mu' dur. O Huang-di'nin sarayını keşfeder. Orada Tanrıça Xi Wang-mu tarafından kabul edilir.

Lan Cai-he - (Lan Ts'ai-ho) Çin Ba Xian'lardan biri. Yazın kalın palto, kışın ise ince giysiler giyer. Elinde Çiçek demeti oalrak resmedilirdi.

Lao-jun - (Lao-chün) Lao-zi'nin (Lao Tsö) tanrısallaştırılmış adı. Yuan-shi tian-zong ile beraber o Tao düşünce tarzının önemli yaratıcısıdır.

Lei-gong - (Lei-kung) Çin mitolojiisnde gök gürültüsü Tanrısı. Tao panteonunda o göksel idare yetkisi bulunan bir Gökgürültüsü bakanıdır. Onun gagası, kanatları ve baykuş penceleri var, ama bedeni mavi renkte olmasına rağmen insan bedenidir. O peştamal giymiş, ellerinde davul ve çekiç (gök gürlemesini yaratan alet) taşır durumda resmedilirdi.

Lei-zi - (Lei-tzu) Çin mitolojisinde gök gürültüsü Tanrıçası. Çin'e ipek böceği yetiştirmeciliğini öğretir. Huang-di'nin karısıdır.

Li Tie-guai - (Li T'ieh-kuai) Li Tie-guai ("Demir koltuk değnekli Li") Bir Ba Xian, Taoist Mitolojinin sekiz ölümsüzünden biri. Demir koltuk değneği ona Xi Wang-mu tarafından verildi.

Li T'ien - Li T'ien şeytanlara karşı alev fişeklerini kullanan ilk kişidir. (11. yüzyıl.) Bu olaydan sonra havai fişeklerin kullanımı yaygınlaşmıştır.

Ling Xiao Bao Dian - Yu-huang ve diğer Tanrıların bazı sorun ve konuları konuşup tartıştıkları göksel bir saray. Söylendiğine göre, Tian Bing ve Tian Jiang (cennetin askerleri) tarafından dikkatle korunur.

Ling-bao tian-zong - (Ling-pao t'ien-tsun) Kıymetli mücevheratın koruyucusu, ikinci Taoist cennet olan Shang-qing'ın yöneticisi. Bazen Dao-Jun, Tao Efendisi, olarak da adlandırılmıştır.

Ling-guan - (Ling-kuan) Doğaüstü memur, Yu-huang sarayının koruyucusu. O 15. yüzyılda da büyük saygı görmüş ve Pekin'de tapınağı yapılmıştır.

Liu Bei - (Liu Pei) Çin mitolojisinde sepet yapanların ve kamış ayakkabı yapanların Tanrısı. O Zhang Fei ve Guan Gong ile birlikte Çin'in üç silahşorunu oluşturdu.

Long - (Lung) Çin mitolojisinde ejderha. Beş türü mevcuttu: Tanrıların evlerini koruyan kutsal ejderhalar; rüzgar ve yağmuru yöneten, aynı zamanda su baskınlarına neden olan ejder ruhlar; denizlerin ve okyanusların derinliklerini temizleyen doğa ejderleri; defineleri koruyan ejderler; ve beş penceli imparator ejderhalar. Taoizmde ejderler yang ilkeleri taşırlar ve sık sık su yada bulutlarla çevrilmiş olarak resmedilirler.

Long-wang - (Lung-wang) Çin mitolojisinde Ejderha Krallar. Taoizmde mistik yaratıklar. Yuan-shi tian-zong tarafından yönetilirler ve yılda bir kere ona raporlarını sunarlar. Cenaze törenleri ve yağmurlar üzerinde yargılama yetkisine sahiptirler. Eğer soylarından gelenlerin cenaze törenlerinde talihsizliklerine neden olacak kadar hata yapılırsa, Ejder Krallar dua etmeye başlarlar. Aynı zamanda kuraklık ve kıtlık devrinde onlar yağmur yağdırırlar.

Lu Ban - (Lu Pan) Çin mitolojisinde marangozların koruyucusu.

Lu Dong-bin - (Lu Tung-pin, Lu Yan) Bir Ba Xian. M.ö 798 yılında kuzey Çin'de doğmuştur. Ailesinin üyeleri özel uşaklık yaparlarmış. Genç yaşta O Lu dağlarına çıkmıştır. Burada ateş ejderi ile karşılaşmış ve ejder ona sihirli bir kılıç hediye etmiştir. Başkenti ziyaret ederken başka bir ölümsüz olan Zhong Li-quan ile karşılaşmıştır.

Lu-xing - (Lü-hsing) Onur Yıldızı. Bir San-xing olan yıldız Tanrı. Guan-xing (Şehir Yıldızı) olarak da bilinmektedir. Han hanedanlığının kurucusu Shi Fei olduğunu iddia edenler var.

Ma Wang - Çin mitolojisinde atların koruyucusu.

Ma-mian - (Ma-mien) Çin mitolojisinde yer altı dünyasında yaşayan bir asilzade.

Ma-Zu - Çin Tanrıçalarından biri. Özellikle Güney Çin sahillerinde tapılan bir Tanrıçadır.

Men-shen - Çin inancına göre kapıları koruyan iki Tanrı. Men-shen, kelime anlamı "kapı boşluğu Tanrıları"dır, Qin Shu-bao ve Hu Jing-de isimli Tang Hanedanlığında yaşamış olan iki general olduklarına inanılır. 13. - 14. yüzyıllarda onlara tapılmıştır. Arka kapı daha az bilinen Wei Ch'eng tarafından korunurdu.

Mo-hi-hai - Çin su Tanrısı.

Mu Gong - (Mu Kung) Çin mitolojisinde ölümsüzlük Tanrısı. O Yang'ın cisimleştirilmiş halidir. Xi Wang-mu, Yin'in temsilcisi, onun karısıdır. Onlar birlikte cennet ve yeryüzünü ve canlıları yaratmışlar.

Mu-king - Çin mitolojisinde ateş Tanrısı.

Mu-Lan - Hua Mu-lan olarak da bilinen Mu-lan Çin mitolojisinin en ünlü kadın savaşçısıdır. Babası, askerlik yapmak üzere çağrılmıştı ve yaşı geçmiş olduğu için, kendi yerine oğlunu gönderebilirdi. Oğlu olmadığı için, kızı erkek giysileri giydi, atına bindi ve babasını temsil etmek üzere gitti. On iki yıl askerlik yaptı, yüksek rütbeli bir asker oldu ve bir kız olduğunun farkına hiçbir zaman varılmadı. Savaşlardan sonra, arkadaşlarından bazıları onu ziyarete geldiklerinde, Mu-lan'ı dokuma tezgahına oturmuş bir kadın olarak buldular ve çok şaşırdılar. Günümüzde bu hala bir ailevi bağ ve fazilet örneğidir.

Niu Wang - Çin'de büyükbaş hayvanların koruyucusu.

Niu-you - (Niu-yu) Çin mitolojisinde Yama krallarının koruyuculuğunu yapan ruh.

Nü-gua - (Nü-kua, Nu Kwa, Nuwa) İnsanları yaratan Tanrıça. Efsaneye göre, Pengu Yin ve Yangı oluşturduktan sonra ölür. öldükten sonra sol gözünden güneş, sağ gözünden ay, kanından denizler, saçlarından ormanlar, gövdesinden yeryüzü, son soluğundan da rüzgarlar meydana gelmiş. Daha sonra çürüyen bedenimde kaynaşan böceklerden de insanlar oluşur. Zamanla gökyüzünün bir bölümü denizlere düşerek insanlığı yok etti. Bunun üzerine Tanrıça Nü-gua, yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı, denizleri yeniden sınırlarına itti ve çamurdan yeni bir insan türü yarattı.Tanrı Fu Xi onun kocası ve kardeşidir. Kardeşi gibi vücudunun aşağı kısmı ejder şeklindedir. Nü-gua bir elinde yerin sembolü olan pusula tutar.

Pa - (P'a) Çin kuraklık Tanrısı.

Pa-cha - (P'a-ch'a) Çiftçileri çekirgelere karşı koruyan bir Tanrı.

Pakua - (Bagua) Çin'cede kelime anlamı, "sekiz (bat) yön (gua)" dür. Çin pusulasındaki sekiz yönü ifade ettiğini iddia edenler var. Bir çok farklı anlamlarda kullanılmıştır.

Pan Jin Lian - (P'an Chin Lien) Çin mitolojisinde zina Tanrıçası.

Pan-gu - (P'an-ku) Çin mitolojisi'ne göre başlangıçta evren bir yumurtanın içindeydi. Evrende ilkin sonsuz ve sessiz bir hiçlik varmış. Her yer karanlıklar içindeyken ilk olarak Pengu (Pan Ku) oluştu. Pengu yumurtanın kabuğunu kırarak dünyayı on sekiz bin yılda düzene soktu. Yumurtanın üst kısmı yükselip gökyüzünü Yang'ı meydana getirdi. Alt kısmı ise çökerek yeri Yin'i oluşturdu. Yin dişi, Yang ise erkekti. Birbirlerini tamamladılar. Pengu Yin ve Yangı oluşturduktan sonra ölür. öldükten sonra sol gözünden güneş, sağ gözünden ay, kanından denizler, saçlarından ormanlar, gövdesinden yeryüzü, son soluğundan da rüzgarlar meydana gelmiş. Daha sonra çürüyen bedeninde kaynaşan böceklerden de insanlar oluşur.

Peng-lai - (P'eng-lai) Taoisme göre Çin Denizinin Doğusında yeralan, ölümsüzlerin yaşadığı düşünülen ada. Ada mutluluğun somut örneği olup, ölümsüzlüğün kaynağı olan efsanevi mantarları üzerinde bulundurmaktadır. Adayı bulmak için bir çok kişi yolculuğa çıkmış, fakat başarılı olamamışlardı. Gemiler ya alabora olmuş, ya da başka adalara sürüklenmişlerdi.

Peng-zi - (P'eng-tzu) Çin mitolojisinde uzun yaşamı temsil eden varlık. Efsaneye göre, Han Hanedanlığı zamanında doğmuş ve Yin Hanedanlığı zamanında 777 yaşına gelmişti. (bazı kaynaklara göre 800 yaşını geçmişti) ve hala genç görünümünü koruyabilmişti. Genç kalabilmek için o geyik boynuzu ve mika tozu yutarmış.

Pusa - Budist ve Taoist mezheplerde Tanrıya verilen ad.

Qi Gu-niang - (Ch'i Ku-niang) Yu-huang'ın kızı. "Yedinci Hanımefendi" adını almıştır. Genç kızlar tarafından evleneceği erkeğin kim olduğunu bilmek istemesi üzerine tapınılmış ve saygı görmüştür.

Qin-shu-pao - (Ch'in-shu-pao) Çift kapı aralığının koruyucu Tanrılarından biri, bir Men-shen. Tang hanedanlığındaki bir general olarak bilinmektedir.

Ran-deng - (Jan-teng) Çin mitolojisinde dilenci kadın ve gelecek Buddha.

Ru Shou - (Ju-Shou) Gou Mang gibi Çin gök Tanrısının habercisidir.'a benzer. Ru Shou Batı ile birlikte sonbaharı ve Talihsizliği oluşturur.

San-guan - (San-kuan) "Üç Yönetici", Taoizmde üç Tanrı, adları Tian-guan, Di-guan, ve Shui-guan. Çin'in din hayatında önemli rol üstlenmişlerdi.

San-huang - Fu Xi, Shen-nung ve Yen-ti adında üç imparatora verilen özel isim. M.Ö 2852 - 2697 yıllarında yaşadıklarına inanılır. Bu isim 'üç asilzade' anlamına gelir. Beş imparator Wu-di'lerin yerlerini almışlar.

San-qing - (San-ch'ing) Üç cennet ve onları koruyan üç ilaha verilen özel isim. Birinci cennet Yu-qing, saf yeşim cenneti, Yuan-shi tian-zong orada yaşamıştı. Bazı kaynaklara göre bu Yu-huang'ın yönettiği en büyük ve ilk cennetti. İkinci cennetin adı Shang-qing, büyük saflığın cenneti, Ling-bao tian-zong orada otururdu. Üçüncü cennet Tai-qing, yüksek saflığın cenneti. Tao-de tian-zong tarafından yönetilirdi.

San-xing - (San-hsing) Çin halk sanatının sevimli, iyi şans getiren üç yıldız Tanrısı. San-hsing Tanrıların adları: Fu-xing (Şans Yıldızı), Lu-xing (Onur Yıldızı) ve Shou-xing (Uzun Yaşam Yıldızı).

Shachihoko - Çin mitolojisinde kaplan başlı ve balık vücutlu canavar. Bedeni sivri uçlu ve zehirli oklarla kaplıdır. Karaya çıktığında kaplana dönüşebilir.

She-di - (She-ti) Çin mitolojisinde geniş arazileri ve akinlerini koruyan Tanrıça.

Shen Yi - (Shen I) Güneş Tanrısı. Xi Wang-mu ona ölümsüzlük bahşehtmiştir. Rüzgar Tanrısı Fei Lian onun ebedi düşmanıdır. Sheng Yi elinde güneş tutmuş olarak resmedilirdi.

Shen-nung - Çin mitolojisinde bir şahsiyet. İlaçları onun icat ettiği söylenilir. San-huang adı verilmiş 'Üç asilzade' den biri. O eczacılığın yaratıcısı olarak da kabul görmüştür. Boğa kafalı olarak resmedilirdi.

Shou-lao - (Shou-xing) Taoizmde eski bir Tanrı. Uzun ömür ve şans Tanrısı. Uzun yaşamın yıldız Tanrısı. Kocaman kafalı, elinde uzun bir değnek ve içinde uzun yaşama sebeb olan su barındıran bir su kabağı taşırken resmedilirdi. Diğer elinde ise ölümsüzlüğün simgesi olan şeftaliyi tutmaktadır.

Shou-xing - Yıldız Tanrı. Bir San-xing. Adının anlamı "Uzun Yaşam Yıldızı" dır, büyük ve kel bir kafası var. Düğümlü bir değnekle destek almaktadır. Diğer elinde ölümsüzlüğün simgesi olan şeftaliyi tutar. Sembolü mantar veya su kaplumbağasıdır.

Shui-guan - (Shui-kuan) Bir San-guan. Shui-guan suyun yöneticisidir. Ona inananları engellerden korur.

Shun - Çin mitolojisinde beş efsaneleştirilmiş İmparator olan Wu-di'lerden bir tanesi. Yao'nun halefi olarak seçilmişti.

Si-ming - (Assuming) "Kaderin Efendisi", iki kitap yazmıştır. Ölümün kitabı ve Yaşamın kitabı.

Song Di - (Sung Ti) Çin mitolojisinde üçüncü cehennemin kralı. Evlatlarına kötü davranan suçlular, itaatsizler, vefasızlar ve isyancılar burada cezalandırılırlardı.

Song-zi niang-niang - (Sung-tzu niang-niang) 'Çocukları Getiren Hanımefendi'. Bazen Zhang Xian'le aynı ortamda bulunduğu düşünülürdü.

Ssu Ling - (Ling) Çin mitolojisinde dört tinsel varlığa verilen addır. Bu varlıklar Ch'i-lin, Feng-huang, kaplumbağa Gui Xian, ve ejder Long'durlar.

Sun Hou-zi - (Sun Hou-tzu) rüzgar'ın oğlu. Tanrıların yetenek ve hünerlerine sahipti. Daha sonra ölümsüzlük şeftalisinden yedi ve ölümsüz oldu.

Sun Wu-Kung - Maymun Krallara verilen ad.

Sun-pi - (Sun-p'i) Çin mitolojisinde tamirci ve işçilerin Tanrısı.

Tai-sui-xing - (T'ai-sui-hsing) Zaman ve gezegenlerin Tanrısı. Jüpiter gezegeni onun sembolüdür.

Tai-yi - Bilge biri. Han hanedanlığı devrinde yaşamıştır.

Tai-yue da-di - (T'ai-yüeh ta'ti) Taoizmde dağ Tanrıları.

Tang - Çin mitolojisinde bir rurtarıcı. İnsanlığı büyük bir kuraklıktan kurtarır. O kendini dut çalılıklarının üzerinde kurban eder ve yağmuru yağdırmayı başarır.

Tao-de tian-zong - (Tao-te t'ien-tsun) Üçüncü cennet olan, Tai-qing'un yöneticisi.

Tian Hou - (T'ien Hou) Göklerin imparatoriçesi, balıkçıları koruyan Tanrıça.

Tian-di - (T'ien-ti) Evrene verilen geleneksel bir tanım. 'Cennet ve Yer yüzü' anlamına gelir.

Tian-guan - (T'ien-kuan) San-guan cennetinin üç yöneticisinden biri. O sağlık ve iyi talih dağıtıcısıdır.

Tian-long - (Tien Lung) Tanrı Wen Chang uşaklarından biri, Di-ya ile beraber çalışır.

Tian-mu - (T'ien-mu) Çin mitolojisinde ışık Tanrıçası.

Tian-wang - (T'ien-wang) Çin mitolojisinin göksel Tanrıları, dünyanın koruyucusu olarak da bilinirler.

Tian-zong - (T'ien-tsun) Taoizmde Tanrılara verilen genel bir ad.

Tu-di - (T'u-ti) Çin mitolojisinde küçük arazilerin koruyusu bir Tanrı.

Wang Mu niang-niang - Ölümsüzlük şeftalisini koruyan Tanrı.

Xi Shi - (Hsi Shih) Çin mitolojisinde krem ve parfümlerin yaratıcısı bir Tanrıça.

Yao - Efsaneleştirlmiş bir imparator. M.Ö. 2333 - 2234 yılları arasında yaşadığına inanılır.

ROMA MİTOLOJİSİ

Eski Roma mitolojisi Yunan mitolojisinden belirgin çizgilerle ayrılıyordu. Romalılar çeşitli anlayışları - dürüstlük, doğruluk, cesurluk vb. özellikleri tanrılarla özdeşleştirirlerdi. Roma mitolojisi Yunanların İtalya'ya yerleşmesinden sonra eski Yunan mitolojisinin etkisi altında kalarak bazı değişikliklere uğradı. Önceleri Mars onlar için bitkilerin köklerini besleyen bir tanrı, Venüs ise bahçelerin tanrıçasıydı. Sonradan Yunan mitolojisinin etkisi altında kalarak bu tanrılar savaş ve aşk tanrısı adlarını almışlardı.

Roma mitolojisinin en ilginç tarafı ise Eski Romalıların olaylara bakış açılarıydı. Roma mitolojisi sadece tanrılar ve doğaüstü canlıların öykülerinden oluşmamaktaydı, aynı zamanda halkın ve Roma devletinin ideolojisine yerleşmiş olan bir bakış açısıydı. Gerçek Roma şehrinin kuruluşunun ve halkları idaresi altına almasının çok çok önceden tanrılar tarafından belirlenmiş olmasındaydı. Bu mit Romalıların bir çok savaşı kazanması sonucunda da ortaya çıkmıştı. Romalılar eski devirlerden başlayarak önce kendi çevrelerindeki kabileleri, daha sonra Avrupa, Asya ve nihayet Afrika'da yaşayan bir çok ulusu egemenlikleri altına almışlardı. Eski Romalılar bunu çok doğal olarak karşılamışlardı. Onlara göre Roma tanrılar tarafından seçilmiş bir devletti.

Roma mitolojisi edebiyata yansımış ve ünlü Romalı şair Vergillius 'Aeneas' adlı eserini yazmıştı. 'Aeneas' eserinde şair Troya kahramanlarından biri olan Aeneas'ın halkı ile birlikte İtalya'ya nasıl yerleştiğini anlatmış. Aeneas, Troya'lı prens Ankhises ile tanrıça Aphrodite'nin oğludur. Tanrılar, kral Priamos soyunun sona ermesine Dardanos soyunun ise devam etmesine karar vermiştir. Bu nedenle Aeneas, annesi tanrıça Aphrodite'nin yol göstermesi ile yakınları ve halkıyla İtalya'ya varabilecektir. Uzun ve bol serüvenli bir yolculuktan sonra Aeneas, İtalya'nın Tiber nehri kıyılarına kolonisini kurar. Burada yörenin kralı Latinus ile dost olur ancak, Yunan kolonisinin komutanı Turnus ile döğüşür ve onu yenerek öldürür. Latinus'un kızı Lavinia ile evlenerek Lavinium kentini kurar. Bu kent sonraları Albalonga adını alacaktır. Nihayet kent Roma adını alarak çok ünlenecek ve tarihte önemli roller üstlenecektir. Aeneas soyu, oğlu Iulus ile devam eder ve bu soydan gelen Ilia ünlü ikizler Remus ve Romulus'u (Remo ve Romolo) doğurur.

Eski Romalılar ilk önce Predeist bir çağ yaşamışlar. Bu çağda Romalılar hiç bir Tanrıya tapmamışlar. Buna rağmen iyilik ve kötülük anlayışına sahiplermiş ve büyü ile uğraşırlarmış. Zamanla inançlarında ölümsüzler Lar'lar ile Penat'lar ortaya çıkmıştır. Her Roma ailesinin bir Lar'ı, birkaç tane de Penat'ı vardı; bu Tanrılar, yalnız o ailenin olur, kendilerine tapınaklarda tapılınamazdı. Bütün şehri koruyan Larlar ile Penatlar da bulunurdu ayrıca.

Artan savaşlar, ulusların kaynaşması ile birlikte Tanrı inancı Roma'ya da gelmiş. Böylece Yunanların Olimpos Tanrılarını Romalılar da kabul etmiş, yalnız adlarını değiştirmişler. Jupiter (Zeus), Neptunus (Poseidon), Vesta (Hestia), Iuno (Hera), Mars (Ares), Vulcanus (Hephaistos), Minerva (Athena), Venus (Aphrodite), Mercurius (Hermes), Diana (Artemis) isimleri verdikleri Tanrılara inanmışlar. Hades'e Pluton, Dionysos'a Bakkhos demişler, Apollon adını değiştirmemiş olduğu gibi kullanmışlar.

Abeona - Roma mitolojisinde çocukların koruyucusu Tanrıça.

Abundantia - Roma mitolojisinde fazla etkin olmayan bolluk, başarı ve şans Tanrıçası.

Aequitas - Roma mitolojisinde adil işlerin ve anlaşmaların Tanrısı.

Alemonia - Henüz doğmamış çocukları besleyen Tanrıça.

Anna Perenna - Yeni yıl Tanrıçası. Onun festivali Mart ayının 15 de kutlanırdı. Romalılar amnis perennis ("sonsuz akıntı") kelimesine çeşitli anlamlar vermişler

Antevorte - Roma mitolojisinde geleceğin Tanrıçası.

Appiades - Appian su kemerinin yakınlığında tapınakları bulunan beş Tanrıçaya verilen genel ad. Bu Tanrıçalar: Concordia, Minerva, Pax, Venus, ve Vesta idi.

Aurora - Şafak Tanrıçası. Yunan mitolojisinde ona Eos demişler.

Bellona - Romalı'ların Zafer Tanrıçası. Kapadokya Tanrıçası Ma ve Yunan Tanrıçası Nike ile aynı özellikleri taşımaktadır.

Bubona - Roma mitolojisinde atların ve büyükbaş hayvanların Tanrıçası.

Camenta - (Egeria) Romalıların Doğum Tanrıçası.

Caca - Romalıların Ocak Tanrıçası ve Gigant Cacus'un kızakardeşi.

Concordia - Romalıların Barış Tanrıçası.

Concus - Eski Roma Tanrılarından biri. Gizlemek, örtmek, saklamak Tanrısıydı.

Copia - Servet ve bolluk Tanrıçası.

Dea Dia - Büyüme ve gelişme Tanrıçası.

Dea Tacita - Kelime anlamıyla 'Sessizliğin Tanrıçası'. Roma mitolojisinde Ölüm Tanrıçası.

Diana - Doğa, verimlilik ve çocuk doğum Tanrıçası. O Capua yanındaki Tifata dağında çalışır ve aynı zamanda Ay Tanrıçası görevini de üstlenmiş. Latinlarin de Tanrıçasıydı.

Disciplina - Roma mitolojisinde Disiplin ve düzen Tanrıçası.

Dius Fidus - Ant ve Yemin Tanrısı. Sabine kökenli bir Tanrıydı.

Duellona - Roma Tanrıçası.

Edusa - Küçük çoçuklara beslenmeyi öğreten Tanrıça.

Egeria - Doğum Tanrıçası. Roma'nın kurucusu Romulus'un koruyucusu.

Eventus Bonus - (Bonus Eventus)'İyi Akşamlar'. İş yaşamında başarı Tanrısı. Ayrıca Hasat Tanrısı olarak da bilinir. Heykeli Roma'da, Jupiter tapınağının yanında konulmuştur.

Genius - Roma Tanrısı. Bir nevi koruyucu melek görevini görüyordu. Her insanın kendine ait bir Genius'u olduğuna inanılırdı.

Grazia'lar - (Graces) - Letafet perilerinin Roma mitolojisindeki isimleri. Yunan mitolojisinde Kharit'ler olarak geçerler. Doğadaki güzellik ve neşe insanların da, Tanrıların da kalplerinde duygukları, güzellik hayranlığı onların eseridir.

Fabulinus - Bebeklerin Tanrısı. Efsaneye göre, bu Tanrı Romalı çocuklara konuşmayı öğretirdi.

Faunus - Vahşi doğanın ve verimliliğin Tanrısı. Nasihatçı olarak da tapınım ve saygı görmüştü. O Yunanların doğa tanrısı Pan ile aynı özellikleri taşımıştır, boynuz ve yeleleri varmış. Büyükbaş hayvanların da koruyucusu olarak bilinmiştir. Ona Roma Kır Tanrıları Faun'lar eşlik ederlermiş. Faun'lar Yunan mitolojisinde Satyr'ler olarak yerlerini almışlar. Faunus'un bayan benzeri Fauna'dır. Kurt suratı, çelenk ve kadeh Faunus'un simgeleridir.

Febris - Telaş ve paniğe karşı koruyucu Tanrıça. Febris ("heyecan") antik Roma'da üç tapınağa sahipti. Bu tanınaklardan biri Palatine ve Velabrum arasında yer almıştı.

Flora - İlkbaharın taze çiçeklerinin Tanrıçası. Quirinalis yakınında tapınağı vardı. Dördüncü yüzyılda bu Tanrıçanın şerefine, 28 Nisan - 1 Mayıs tarihleri arasında Floralia festivali kutlanırdı. Flora Yunanların Chloris'i ile özdeşleştirilmiştir.

İanus - (Janus) - Romalıların inancına göre İanus, evlerin kapılarını bekleyen bir Tanrıydı.

Junon - (Iuno) Romalıların baş Tanrıça Hera'ya taktıkları ad.

Jupiter - Romalıların baş Tanrı Zeus'a verdikleri ad.

Juturne - (Juturna) Romalıların Su Kaynakları Tanrıçası. Jupiter onu periye çevirmiş ve Latium yakınlığındaki Lavinium'da bir su kaynağını ona armağan etmişti. O Fontus (Fons)'un annesi ve Janus'un karısıydı.

Juventus - Gençlik Tanrıçasının adı. Romalılar gençlik çağına giren delikanlılara bu adı koyardı.

Kybele - Roma ve eski Anadolu mitolojisinde Tanrıların anası. Onun karakteri Phyrgia'da ortaya çıkmış, daha sonra Yunanistan'a kadar yayılmıştır. Yunanlarda Rheia onun yerini almıştır.

Lar - Romalıların ocakbaşı Tanrısı.

Larv'lar - Roma inançlarına göre tehlikeli ve insanlara bela olan ruhlar. Anlatılanlara göre, Larv'lar ellerinde uğursuzluğun sembolü olan birer baykuş taşırlardı.

Libitina - Roma da ölüler için yapılan merasimi koruyan Tanrıça

Lima - Başlangıçlar Tanrıçası.

Luna - Romalıların Ay Tanrıçasına verdikleri ad. Yunanlar ona Selene derler.

Lucina - Kadınlara doğumda yardım eden ve sancıları azaltan Tanrıça. Sonraları 'çocuklara ışık bahşeden' anlamına gelen Juno adını almıştır.

Maia - Mayıs ayına adını veren Tanrıça. Bu ayda ona kurbanlar verilir, adaklar adanırdı. Mitolojide Maia Vulcan'ın yardımcısıydı. Bazen Fauna ve Ops ile eşit tutulurdu.

Mars - İlk başlarda bitkilerin köklerini besleyen bir Tanrı olmasına rağmen daha sonra Yunan mitolojisinden etkilenerek Savaş Tanrısı sıfatını kazanmıştı. Yunanlıların aksine Romalılar onu severlerdi. Onlara göre ise Mars üstün, soylu bir görünüşü olan hiç yenilmeyen bir Tanrıydı.

Mater Matuta - Romalıların şafak Tanrısı.

Minerva - (Minerve) Romalıların Zeka Tanrıçası Athena'ya verdikleri isim.

Moneta - Başarı Tanrıçası.

Nascio - Roma mitolojisinde Doğum Tanrıçalarından biri.

Necessitas - Zaruret, Zorunluluk Tanrıçasıydı. Kader Tanrıçası olarak da bilinmekteydi. Romalılar onun insan şeklinde olduğuna inanırlardı. Yunanlardaki ismi Ananke idi.

Neptun - Romalıların Deniz Tanrısı Poseidon'a verdikleri ad.

Nerio - Romalılarda savaş Tanrısının karısı olup, kahramanlığı temsil eder.

Nundina - Roma mitolojisinde yeni doğan bebeğe isim takıldığı dokuzuncu günün Tanrıçası.

Occator - Acı ve üzüntü Tanrısy.

Orcus - Ölüm ve yeraltı dünyasının Tanrısı. Bazen çok zalim ve korkunç, bazense oldukça iyi bir Tanrı olarak tanımlanmıştır. Yunan Tanrııs Hades'le aynı özellikleri taşımıştı.

Pales - Romalıların koyun sürülerini koruyucusu olduğuna inandıkları Tanrı.

Parkae - Romalıların Ralih Tanrıçalarına verdikleri ad.

Penat'lar - Romalıların Ev Tanrılarına verdikleri ad.

Pilumunus - Yeni doğan çocukları koruyan Roma Tanrıçası.

Poena - Roma mitolojisinde ceza Tanrıçası

Pomona - Romalıların Meyve Tanrıçası.

Puta - Ağaçlar ve asmaları budamakla ilgili olan Roma Tanrıçası.

Romulus ile Remus - Roma mitojisinde ikiz kardeşler. Mars ile Rea Silvanın oğulları. Küçük yaşta Tiber nehrine bırakılan ikizler, dişi bir kurt tarafından bulunmuş, onun sütüyle beslenmişlerdi. Sonra onları Picus adında bir çoban keşfetmiş, evine götürüp besleyip büyütmüştü. Kardeşlerin kaderinde Roma şehrinin temelini koymak vardı. Büyüdükten sonra iki kardeş arasında şehri hangisinin kuracağı konusunda tartışma çıkmış ve bu tartışma Remus'un ölümüyle sonuçlanmıştı. Romulus Roma şehrinin kurucusu ve ilk kralı oldu. Roma'nın kurucusu Romulus da tanrısallaştırılmıştı.

Salus - Romalıların Sağlık Tanrıçası.

Saturnus - Roma Tanrısı Satürnüs çiftçilerin Tanrısı olarak görülmüştür. Mitolojiye göre Satürnüs ve karısı hasat Tanrıçası olan Ops ekincileri korurmuş. Yunan mitolojisinin etkisi ile sonraları Satürnüs Kronos kişiliği kazanmıştır. Satürnüs'ün İtalya'yı yönettiği devre 'altın çağ' adını vermişler.

Silvanus - Romalıların Orman, Bağ - bahçe Tanrısı.

Summanus - Romalıların gece çakan Şimşek Tanrısı.

Tellus - Romalıların Yunan mitolojisindeki Toprak Ana (Gaia) ya verdikleri ad.

Terminüs - Romalıların sınır taşı Tanrısı.

Vacuna - Sabinelilerin Tarım Tanrıçası. Vacuna'ya kutsal orman Reate'nin bulunduğu bölgede tapınılmıştır.

Velovis - Bir Roma Tanrısı. Yer altı Tanrılarından sayılmakta, volkanlar ve balıkları bunun idare ettiğine inanılır.

Veritas - Adalet ve Gerçek Tanrıçası. Satürnüs'ün kıız.

Vesta - Aile ocağı Tanrıçası

Virtus - Roma mitolojisinde cesaret ve savaş gücünün Tanrısı

Vulcanus - Ateş Tanrısı. Demircilik ve sanatla da uğraşır. Onun dökümhanesi Etna dağındadır. Burada o yardımcıları ile beraber Tanrılara ve kahramanlara silah yapardı. Yunan mitolojisinde bu Tanrı Hephaestus adını almıştı.

MISIR MİTOLOJİSİ

Mısır mitolojisi diğer ulusların mitolojilerinden belirgin çizgilerle ayrılmaktadır. Bizim mantık anlayışımızla Mısır mitolojisini anlamak imkansızdır. Burada her şey sembollerle ifade edilmiştir. Mısır mitolojisinin temelinin olaylar değil, olayların arkasına saklanmış felsefi düşünceler oluşturmaktadır.

Eski Mısırlılar büyüye ve büyücülere çok inanırlardı. Bazen büyücüleri tanrılarla bir tuttukları da oluyordu. Büyüler onlara göre son derece doğal olaylardı. Mitolojide de büyüler kendi yerlerini almıştı. Mısır Mitolojisi'nde geçen öyküye göre, babası Güneş tanrısı Osiris'i öldüren Seth'den öç almak isteyen Horus'un gözü, kavga sırasında aynı zamanda amcası olan karanlıklar ve kötülükler tanrısı Seth tarafından parçalanır. Bilimlerin ve tıbbın kurucusu olan Toth parçaları toplar ve gözü eski haline getirir. Ancak 1/64'lük parçası eksiktir ve bu parça Toth'un büyü ve sihir gücü tarafından tamamlanır. Daha sonra Horus'un bu gözünü simgeleyen hiyeroglif resim, uzak görüşlülüğün, beden dokunulmazlığının ve sonsuz doğurganlığın simgesi olarak, gemi, araba mumya, vazo gibi nazardan korunması gereken gereçlerin üzerine çizilmeye başlanmıştır.

Mısır'da Kral (Firavun), bir Tanrıdır ve ülkenin diğer tanrıları ile arkadaşlık edebilir. Mısır firavunları çoğunlukla zorba, baskıcı, savaşçı ve acımasız kişilerdir. MÖ 14. yüzyılda başa geçmiş olan IV. Amenofis tek bir yaratıcıya inanılması gerektiğini savunmuş ve bu yüzden Amen rahipleri tarafından öldürülmüştür. Mısır'ın ilahi hükümetleri daimi ve değişmez niteliktedir. Bu bağlamda en üstün Mısır tanrısının Güneş Tanrısı Ra olduğu düşünülür. Mısır'ın arkaik dönemine baktığımızda farklı yerlerde farklı tanrıların önem kazanmış oldukları görülmektedir. Heliopolis'de Ra, Memfis'de Ptah , Busiris'de Osiris önemli tanrılar arasındadır. Mısırlılar için ölüm diye bir şey yoktur. Devamlı olarak Osiris'ten (yarı-ölüm) Horus'a (yarı-yaşam) ve sonra tekrar Osiris'e bir geçiş yaşanır. Bu yüzden Mısırlılar öldüklerinde tanrı-krallarını mumyalarlar ve onlara günlük hayatta lazım olacak gıda ve içecek sağlarlar

MISIR TANRILARI


Ailuros - Antik Mısır'da kedi tanrıça. Bastet olarak da biliniyordu. Uzunca bir süre Mısır'da bir kediye zarar vermek kanuna aykırıydı ve bu suçun cezası ölümdü. Bastet İsis'in ve Ra'nın kızıydı. Başta cinsellik ve doğurganlık Tanrıçasıyken, ölüleri koruma, ölenlerin başarılı yada başarısız olduklarına karar verme, yağmur yağdırma, hastalara, özellikle de çocuklara iyileşmeleri için yardım etme özelliklerine ek olarak güneş, ay, analık ve aşk Tanrıçası haline de geldi.

Aker - Güneşi ayarlamak ve yükseltmekten sorumlu Tanrı.

Akeru - Aker'in yardımcılığını yapan Tanrılar Grubuna verilen genel ad.

Amathaunta - Mısır mitolojisine göre, Deniz Tanrıçası.

**-heh - Mısır mitolojisinde karma Tanry. Yeraltı Dünyasının Tanrısı.

Ammut - Ölümsüz yasama layık olmayanın kalbini yiyen canavar.

Amon - Hermopolis rahiplerine göre Yaratıcı Tanrı.

Amon-Ra - Amon'in rahipleri tarafından karma birleşik Tanrı. Amon-Ra bir Boğa olarak resmedilirdi.

Amset - Horus'un oğlu. Ölülerin karaciğerinin koruyucusudur ve Tanrıça İsis tarafından korunur.

Anubis - (Anpu) Ölüleri koruyan ve yücelten Tanrıça. Çakal başlıdır. Piramit metinlerinde, Anubis Ra'nın oğlu olarak yer alır. Başka metinlerde ise Osiris yada Seth ile ilişkilendirilir. Anubis Osiris'in ölümünden sonra onun vücudunun korunması işini üstlenir.

Anuket - (Anqet) Soğuk su dağıtıcısı.

Apis - Verimlilik Tanrısıdır. Güneş diski ve uraeusserpentten oluşan boğa tacıyla betimlenmiştir. Kutsal Apis boğası, Memphis'te bulunurdu ve Serapum'da büyük bir kitle halinde Apis boğalarının mezarı bulunuyor.

Bastet - (Bast) Kedilerin koruyucusu olan Tanrıça. Uzunca bir süre Mısır'da bir kediye zarar vermek kanuna aykırıydı ve bu suçun cezası ölümdü. Bastet İsis'in ve Ra'nın kızıydı. Başta cinsellik ve doğurganlık Tanrıçasıyken, ölüleri koruma, ölenlerin başarılı yada başarısız olduklarına karar verme, yağmur yağdırma, hastalara, özellikle de çocuklara iyileşmeleri için yardım etme özelliklerine ek olarak güneş, ay, analık ve aşk Tanrıçası haline de geldi.

Bes - Müzik, dans ve iyi yemek gibi aile zevklerinin Tanrısı olarak sayılır. Ayrıca çocukların eğlendiricisi ve koruyucusudur. Sakallı, vahşi görünümlü komik bir cüce olarak ve yuvarlak bir yüzle resmedilmiştir.

Buto - Aşağı Mısır'ın Kobra Tanrıçası.

Duamutef - Horus'un oğlu. Ölünün midesinin koruyucusudur ve Tanrıça Neith tarafından korunur.

Edjo - Yılan Tanrıça, Aşağı Mısır'ın sembolü ve koruyucusu.

Geb - Yeryüzünün Tanrısı. Gökyüzünün eşi. Kutsal hayvanı kazlardı. Erkek olan Geb Mısır toprağını , daha genel olarak da yeryüzünü temsil eder.

Hapi - (Hapy) Horus'un oğlu. Ölülerin ciğerlerinin koruyucusudur ve Tanrıça Nephthys tarafından korunur. Hapi ismi farklı hiyerogliflerle ifade edilmişti; çoğunlukla ama her zaman olmamak kaidesiyle Nil Nehrinin Tanrısının ismiydi. Hapi, tacı zambaklardan (yukarı Nil) veya papirüs bitkilerinden (Aşağı Nil) yapılmış şişman bir adama benzetilmiştir.

Har-nedj- itef - Horusun bir görünümü. Ölümün koruyucusu.

Harpocrates - Osiris'le İsis'in oğlu. Emzirilen küçük bir çocuk. Parmak emen genç bir oğlan olarak gösterilmiştir.

Hatmehit - Balık Tanrıça.

Hator - (Hathor) Mısır'ın çok eski bir gökyüzü Tanrıçası Tanrıçasıdır. İnek Tanrıçadır. İnek başı ile sembolize edilirdi. Sık sık İsis'le eşdeğer tutulmuştur. Hator Edfu'da Horus'un partneri olarak tapılmıştır. Aşk, müzik ve gülmenin Tanrıçası olarak düşünülmektedir.

Hauhet - Ölçülemeyen Sonsuzluğun Tanrıçası. Çoğunlukla bir kurbağa gibi yada kurbağa kafalı bir kadın gibi resmedilirdi.

Heh - Sonsuzluğu temsil eden Tanrılardan. Bir kurbağa yada kurbağa kafalı bir adam gibi resmedilirdi.

Hemen - Şahin Tanrı.

Hemsut - Kader Tanrıçası.

Heqet - Hermopolis'teki 8 Tanrıdan biri.

Heru-ra-ha - Horus ve Ra'ya şükretmeyi sembolize eden karma bir Tanrı.

Hike - Doğaüstü güçlerin Tanrısı.

Horus - Osiris'le İsis'in oğlu. Cennetin hükümdarı, yeryüzünün kralı ve kutsal şahin olarak kabul edilir. Horus'un evrensel olduğu ve ezelden beri var olduğu fikri piramit yazılarında belirtiliyor.

Imhotep - Hekimlik Tanrısı. Djoser'in veziri, sonra Ptah'in oğlu gibi ibadet edilmiştir.

İsis - Mısır'ın en büyük Tanrıçası. Simgesi, Sirius yıldızıdır. Sanat Tanrıçasıdır. Osiris'in dulluğunun ve şiirin Tanrıçası olarak bilinmektedir. Kutsal hayvanı kobra yılanıdır. İsis'in Mısır halkı tarafından reankarnasyonla Cleopatra'nın içinde yaşadığına inanılmıştı.

Khepri - (Khepare) Heliopolitan inancında yaratıcı Tanrı. Atum ve Ra ile karışmıştır. Yükselen günesin böcek Tanrısı.

Khnemu - Su baskını ve Nil'in iri Tanrısı.

Khnum - (Khnemu) Yaratıcı Tanrılardan biri. Bir çömlekçi ustalığıyla, çamura biçim verip insanı yaratıyordu.

Khons - (Khonsu) Ay Tanrısı. Theban'da tapılmıştır.

Maat - (Ma'at) Gerçek ve Hukukun Tanrıçası.

Mefetseger - Krallar Vadisi'nin Tanrıçası.

Min - Erkek Bereket Tanrısı. Ona güç ve iktidar Tanrısı da denilmektedir.

Month - (Montu) Savaş Tanrısı. Mısır'da tapılmıştır.

Mut - Amon'in eşi ve Theban'ın ana Tanrıçası. Akbaba başlıdır.

Nefertem - Nilüfer çiçeğinin Memphis Tanrıçası.

Neith - Eski bir savaş ve dokuma Tanrıçası.

Nekhebet - Yukarı Mısır'daki Akbaba Tanrıçası.

Nephthys - Ölülerin özel koruyucu Tanrıçası. Seth'in eşi ve Isis'in kız kardeşi.

Neter'ler - Mısır yazılı belgelerinde, Tufan'dan sonra ülkeyi yönettiği söylenen "yarı Tanrı" varlıklar.

Nun - Kainat'ın yaratıldığı ilk suların Tanrısı.

Nut - Gökyüzü Tanrıçası. Osiris ve Isis'in annesi ve gökyüzü Tanrıçası. Gökyüzü olarak dünyanın üzerinde kemer gibi uzanmıştır.

Onuris - Savaşçı ve Abidos'un gökyüzü Tanrısı.

Osiris - Mısır kültünde, en önemli Tanrılardan biri. Ölülerin Tanrısı, ölümsüz yaşam için diriliş Tanrısı, kural koyucu, koruyucu, ölülerin yargıcı. Gökyüzünde, Orion takımyıldızının onu simgelediği düşünülürdü.

Ptah - Mısır panteonunda en eski ve en büyük "Yaratıcı Tanrı". Cennetleri ve dünyayı yaratmakla sorumlu. Memphis'in mumya yaratma Tanrısı. Mimari, mühendislik ve "yapı bilimi" ile özdeşleştirilir. İnsan başlı bir Tanrıdır.

Qebsenuef - (Qebehsenuef) Horus'un oğlu. Ölülerin bağırsaklarının koruyucusudur ve Tanrıça Selket tarafından korunurdu.

Qetesh - Aşkın ve güzelliğin Tanrıçası. Aynı zamanda doğa Tanrıçası olarak da tanınmaktaydı.

Ra - Hermopolis güneş Tanrısı. Atmaca kafalı bir insan olarak temsil edildi.

Satet - Nil suyu ve bereket Tanrıçası.

Seker - Işığın Tanrıçası ve yeraltından başlayan öbür dünyaya giden ölülerin ruhlarının koruyucusudur.

Sekhmet - Yıkım ve savaşın dişi aslan Tanrıçası.

Selket - Akrep Tanrıçadır. Büyüleri vardır. Kötü ruhlu insanlara ölüm verir.

Serapis - Yer altı dünyasının ve güneşin Helenistik Tanrısı.

Seshat - Ölçüm ve Yazma Tanrıçası.

Seth - Eski dönemlerde fırtına, gök ve gök gürültüsü Tanrısı. Kötü güçlerin etkisi altına giren Seth, kardeşi Osiris'i öldürdü ve Mısır'a sahip olmak istedi. Ama İsis, dağılmış parçalarından Osiris'i canlandırdı, ondan bir çocuk sahibi oldu. Oğulları Horus, Seth'i yenip babasının intikamını aldı ve Mısır'ın başına geçti. Osiris'e karşı çıktıktan sonra şeytani Tanrı olarak anılmaya başlamıştır.

Shu - Rüzgar ve havanın Tanrısı. Mut ve Geb'in babası. Yunan mitolojisindeki Atlas gibi gökyüzünü taşır.

Sobek - Timsahlar Tanrısı. Su Tanrısı olarak, aynı zamanda Nil'in yıllık taşmasını ve vadisinin gübrelenmesini sembolize etti.

Tavaret - (Tauret) Hamile kadınlara göz kulak olan hipopotam Tanrıçasıdır.

Tefnut - Nem ve bulutların Tanrıçasıdır. Nut ve Geb'in annesi. Bazı metinlerde kardeşi Şu ile beraber, Güneş'in doğuşundan itibaren gökyüzünü taşır.

Thoth - Bilgeliğin Tanrısı. Yazma, Akıl ve Ay Tanrısı özelliği ile anılmıştır. İbiş kuşu başıyla resmedilmiştir ve elinde bir dolmakalem ve her şeyi kaydettiği parşömenler vardır. Hiyerogliflerin ve simyanın onun insanlığa armağanı olduğu söylenir. Yunan Tanrısı Hermes ile özdeşleştirilmiştir. Bir görüşe göre, Tarot kelimesi de Thoth'un adından türemiştir.

Uneg - Mısırlıların tarım Tanrısı

Unut - Kuş beyinli Tanrıça olarak anılmıştır.

Wepwawet - Eski Mısır'da çakal başlı savaş ve cenaze tanrısı. Asyut (Siut) bölgesinde Mezarlık Tanrısı olarak tapınılırdı. Yunanlar ona Ophois derlerdi.

Wosyet - Eski Mısır'da gençlerin koruyucusu olarak bilinen Tanrıça.

Zenenet - Hermonthis'in Tanrıçası.

MYTHOLOGY DICTIONARY


academy n
[L acadmeia, fr. Gk Akademeia, a park and gymnasium located near Athens where Plato taught, fr. Akademos a man who helped Castor and Pollux find their sister Helen when she was first kidnapped] 1 a : a school usu. above the elementary level b : a high school or college in which special skills or subjects are taught c : higher education 2 : a society of learned persons organized to advance art, science, or literature 3 : a body of established opinion widely accepted as authority in a particular field
Achaean adj
[fr. L Achae(us) Achaeus, the eponymous founder of Achaea, a district in Greece] 1 : Greek n 2 : a Greek

Achates n
[L Achates, the companion and friend of Aeneid] : a faithful friend or companion
Acheron n
[Gk Acheron, a river in Hades over which Charon ferried the souls of the dead]: the infernal regions: Hell
Achilles' heel n
[fr. L, fr. Gk Achilleus Achilles, the greatest Greek warrior at Troy, slayer of Hector] : a vulnerable point
Achilles tendon n
the strong tendon joining the muscles in the calf of the leg to the bone of the heel
Adonic adj
[fr. ML Adonic(us), fr. Gk Adonis, a favorite man of Aphrodite, slain by a wild boar but permitted by Zeus to pass four months of every year in the lower world with Persephone, four with Aphrodite, and four wherever he chose] 1 : noting a verse consisting of a dactyl followed by a spondee or a trochee 2 : of or like Adonis
adonis n
a very handsome young man
Adrastea n
[L, a daughter of Melisseus entrusted by Rhea with the rearing if the infant Zeus] : a satellite of Jupiter
Aegean Sea n
[fr. L Aegae(us) Aegeus, a king of Athens and father of Theseus, he threw himself into this body of water in grief at the death of his son] : an arm of the Mediterranean Sea between Greece and Turkey
aegis n
[L, fr. Gk aigis goatskin, shield of Zeus, perh. fr. aig-, aix goat] 1 : a shield or breastplate emblematic of majesty 2 a : protection b : controlling or conditioning influence 3 a : auspices b : control or guidance by an individual, group, or system
aeolian adj
[L, fr. Gk Aiolos Aeolus, the ruler of the winds and eponymous founder of Aeolis] : giving forth or marked by a moaning or sighing sound or musical note produced by or as if by the wind
aeolian harp n
a box-shaped musical instrument having stretched strings on which the wind produces varying harmonics
Aeolian mode n
an authentic church mode represented on the white keys of a keyboard instrument by an ascending scale of A to A
Aeolis n
an ancient coastal region and Greek colony on Asia Minor
aesculapian adj
[Aesculapius, Greco-Roman god of medicine, fr. L, fr. Gk Asklepios] : of or relating to the healing art
agave n
[NL Agave, genus name, fr. L, a daughter of Cadmus, fr. Gk Agaue] : any of a genus (Agave of the Agavaraceae, the agave family) of plants having spiny-margined leaves and flowers in tall spreading panicles and including some cultivated for their fiber or sap or for ornament
Ajax trademark
[Gk, a hero in the Trojan War who rescued the body of Achilles] : used for a brand of cleaner
alcyonarian n
[ultim. fr. Gk alkyoneian, a zoophyte, fr. neut. of alkyoneios of a kingfisher, fr. alkyon kingfisher; fr. legend of Alcyone in which she is transformed into a kingfisher after throwing herself into the sea after her dead husband] : any of a subclass (Alcyonaria) of colonial anthozoans having polyps with eight branched tentacles and eight septa
Alcyone n
[L, fr. Gk Alkyone] : the brightest star in the Pleiades
Amalthea n
[L, a nymph who brought up the infant Zeus on the milk of a goat; in some versions she is a goat rather than a nymph] : a satellite of Jupiter
amazon n
[ME, fr. L, Fr. Gk Amazon] : a tall, strong, often masculine woman
ambrosia n
[L, fr. Gk, lit. immortality, fr. ambrotos immortal] 1 a : the food of the Greek and Roman gods b : the ointment or perfume of the gods 2 : something extremely pleasing to taste or smell 3 : ragweed
ambrosial n
1 : of or fit for the gods; divine 2 : like ambrosia; delicious; fragrant
ambrosia beetle n
any of various small wood-boring beetles (family Scolytidae) that cultivate a fungus on which they feed and raise their larvae
amethyst n
[fr. L amethystus, fr. Gk amethystos not drunk, not intoxicating, sometimes fr. a story told by Aristotle that Amethyst was a beautiful nymph changed into a gemstone to save her from Dionysus, who then gave the stone its purple to preserve the wearer from the effects of wine] : a clear purple or bluish violet variety of crystallized quartz
andromeda n
[NL Andromeda, fr. Gk Andromede, wife of Perseus, genus name, fr. L] : any of several evergreen shrubs (genera Pieris and Andromeda) of the heath family
Andromeda n
a northern constellation between Perseus and Pegasus
antaean adj
[Antaeus, a giant overcome by Hercules] 1 : mammoth 2 : having superhuman strength
aphrodisiac n
[Gk aphrodisiakos sexual, fr. aphrodisia, pl. sexual pleasures, fr. neut. pl. of aphrodisios of Aphrodite, fr. Aphrodite Greek goddess of love] 1 : an agent that arouses or is held to arouse sexual desire 2 : something that excites
apollonian adj
[L Apollo, fr. Gk Apollon Apollo, god of sunlight, prophecy, music, and poetry] : harmonious, measured, ordered, or balanced in character
April n
[ME April, Averil, Aperil, fr. L Aprilis, perh. fr. Gk Aphro, short for Aphrodite] 1 : the fourth month of the Gregorian calendar 2 : a girl's given name
arachnid n
[NL Arachnida, fr. Gk arachne spider, assoc. with the myth of Arachne, a Greek maiden who was turned into a spider after pridefully defeating Athena in a weaving contest] : any of a class (Arachnida) of arthropods comprising chiefly invertebrates, including spiders, scorpions, mites, etc.
Arcturus n
[L, fr. Gk Arktouros, lit., bear watcher, fr. Arcas, son of Callisto who is turned into a bear like his mother to prevent him from killing her] : a giant fixed star of the first magnitude in Bootes p
areocentric adj
[Gk Areios of Ares, fr. Ares] : having or relating to the planet Mars as a center
arethusa n
[L, fr. Gk Arethousa, a wood nymph who is changed into a spring to save her from the advances of the river god Alpheus] : any of several plants of the genus Arethusa, esp. A. bulbosa of No. America, a small bog orchid having a pink or white flower
Argo n
[Gk, the ship in which Jason and the Argonauts sailed in quest of the Golden Fleece] : a large southern constellation, now divided into four separate constellations
1 argonaut n
[L Argonautes, fr. Gk Argonautes, fr. Argo, ship in which the Argonauts sailed + nautes sailor] : an adventurer engaged in a quest
2 Argonaut trademark
a computer software company
argus n
[L, fr. Gk Argos, a hundred-eyed monster of Greek mythology] : a watchful guardian
Argus-eyed adj
vigilantly observant
Aries n
a northern constellation between Pisces and Taurus; the Ram
artemisia n
[fr. L, fr. Gk, equiv. to Artemis the sister of Apollo, the virgin huntress associated with the moon] : any of several plants of the genus Artemisia
asclepiad n
[ultim. fr. Gk asklepiad, swallowwort, fr. Asklepios, Greek god of medicine] : milkweed
asclepiadaceous adj
belonging to the Asclepiadaceae, or milkweed family of plants
athenaeum n
[L Athenaeum, a school in ancient Rome for the study of arts, fr. Gk Athenaion, a temple of Athena, fr. Athene Athena, Greek goddess of wisdom, fertility, the useful arts, and prudent warfare] 1 : a building or room in which books, periodicals, and newspapers are kept for use 2 : a literary or scientific association
Athens n
[fr. Athene, for she was much worshipped here] : the modern-day capital of Greece
atlantean adj
[L Atlant-, Atlas, fr. Gk, after the strongest god, Atlas, who was punished for his part in the revolt against the Olympians by being forced to hold the world on his shoulders for eternity] : strong
1 atlas n
1 : one who bears a heavy burden 2 : a bound collection of maps 3 : the first vertebra of the neck 4 : a male figure used like a caryatid as a supporting column
2 Atlas n
the innermost moon of Saturn
atropine n
[G Atropin, fr. NL Atropa, genus name of belladonna, fr. Gk Atropos, one of the three Fates] : a mixture obtained from any of various solanaceous plants (such as belladonna) and used esp. for its antocholinergic effects (as pupil dilation or inhibition of smooth muscle spasms)
augean adj
[L Augeas, king of Elis, fr. Gk Augeias; fr. the legend that his stable, left neglected for thirty years, was finally cleaned by Hercules] : extremely formidable or difficult and occas. distasteful
Augean stable n
a condition or place marked by great accumulation of filth or corruption
1 aurora n
[L, dawn or the Roman goddess of dawn] 1 : dawn 2 : a luminous phenomenon that consists of streamers of light appearing in the upper atmosphere of earth 3 : the rise or dawn of something
2 Aurora trademark
a make of automobile
aurora australis n
an aurora that occurs in the southern hemisphere
aurora borealis n
an aurora that occurs in the northern hemisphere
austral adj
[fr. L australis southern, equiv. to Auster Auster, the personification of the south wind] : southern
Australia n
a continent SE of Asia between the Indian and Pacific oceans

bacchanal n

[L, fr. Bacchus, god of wine] : orgy

boreal adj

[ME boriall, fr. LL borealis, fr. L boreas north wind, north, fr. GK Boreas, the Greek god of the north wind] : of, related to, or found in the northern regions, i.e. boreal waters

cadmium n

[NL, fr. L cadmia zinc oxide, fr. fem. of Gk kadmeios Theban, fr. Kadmos Cadmus, the legendary founder of Thebes] : a bluish-white malleable toxic element


calliope n

[L, fr. Gk Kalliope Calliope, the Greek Muse of epic poetry] : a keyboard musical instrument resembling an organ and consisting of a series of whistles sounded by steam or compressed air


Callisto n

[a nymph attendant of Artemis, punished for a love affair with Zeus by being changed into a bear and slain by Artemis] : one of the moons of Jupiter


Calypso n

[L, a nymph who detained Odysseus on Ogygia for seven years] 1 : a satellite of Saturn 2 : a terrestrial orchid of the genus Calypso (Cytherea), of the Northern Hemisphere having a single, variegated, purple, yellow, and white flower


capitol n

[L Capitolium, temple of Jupiter at Rome on the Capitoline hill] : a building in which a state legislative body meets


Carme n

[fr. Gk, the mother, by Zeus, of Britomartis] : a satellite of Jupiter


caryatid n

[L caryatides, fr. Gk karyatides priestesses of Artemis at Caryae] : a draped female figure supporting an entablature


caryopsis n

[cary + -opsis, fr. Caryatis Caryatis, an epithet of Artemis meaning "of the walnut tree"] : a small, one-celled fruit with the pericarp adherent to the seed, as in wheat


Cassandra n

[L, fr. Gk Kassandra, a daughter of Priam endowed with the gift of prophecy but fated never to be believed] 1 : one that predicts misfortune or disaster 2 : a girl's given name


Cassiope n

[NL, L, fr. Gk Kassiope Cassiopeia] : any evergreen, ericaceous shrub of a genus (Cassiopeia), having white or pinkish flowers and scale-like or needlelike leaves


Cassiopeia n

[L, fr. Gk Kassiopeia, the wife of Cepheus and mother of Andromeda] : a northern constellation between Cepheus and Perseus


Cassiopeia's Chair n

the most conspicuous group of stars in the constellation of Cassiopeia, resembling the outline of a chair


cecropia moth n

[NL cecropia, fr. L Cecropius Athenian, fr. Gk Kekrops, legendary king of Athens] : a large North American saturniid moth (Hyalophora cecropia) that is brown with red, white, and black markings


centaurea n

[NL, genus name, fr. ML] : any of a large genus (Centaurea) of composite herbs including several cultivated for their showy heads of tubular florets


centaury n

[ultim. fr. Gk Kentauros] : any of a genus (Centarium) of low herbs of the genitian family whose medical qualities are fabled to have been discovered by Chiron the centaur


Cepheid n

[ISV, fr. Cepheus, Princess Andromeda's father] : any of a class of pulsating stars whose very regular light variations are related directly to their intrinsic luminosities and whose apparent luminosities are used to estimate distances in astronomy


cereal n

[F or L; F cereale, fr. L ceralis of Ceres, of grain, fr. Ceres, goddess of agriculture] : a prepared foodstuff of grain


cerium n

[NL, fr. Ceres] : a malleable ductile metallic element that is the most abundant of the rare-earth group


Charon n

[Gk, the ferryman who conveyed the souls of the dead across the river Styx in classical mythology] 1 : satellite of the planet Pluto 2 : (ironic) any ferryman


Charybdis n

[L, fr. Gk] : a whirlpool off the coast of Sicily personified in Greek mythology as a female monster -- compare Scylla


Cimmerian adj

[L Cimmerii, a mythical people described by Homer as dwelling in a realm of mist and gloom, fr. Gk Kimmerioi] : very dark and gloomy


Clio n

[Gk Clio, Greek Muse of history] : a girl's given name


cliometrics n

the application of methods developed by other fields to the study of history


concupiscence n

[ME, fr. MF, fr. LL concupiscentia, fr. L concupiscere to desire ardently; assoc. with Cupid, the Roman god of love] : strong sexual desire


cupid n

[L Cupido, the Roman god of erotic love] : a figure that represents Cupid as a naked usu. winged boy often holding a bow and arrow


cupidity n

[ME cupidite, fr. MF cupidite, fr. L cupiditat-, cupiditas] 1 : inordinate desire for wealth : avarice, greed 2 : strong desire : lust


Cupid's bow n

a bow that consists of two convex curves usu. with recurved ends


cyclopean adj

[L, fr. Gk Kyklops, a race of giants with one eye in the middle of their foreheads, fr. kykl- cycl- + ops eye] 1 : huge, massive 2 : of or relating to a style of stone construction marked typically by the use of large irregular blocks without mortar


Cyclops n

[NL, genus name, fr. L, fr. Gk Kyklops, any of a race of giants in Greek mythology with a single eye in the middle of the forehead] : any of a genus (Cyclops) of freshwater predatory copepods having a median eye


cygnet n

[ME sygnett, fr. MF cygne swan, fr. L cycnus, cygnus, fr. Cygnus, a mythological king who was turned into a swan] : a young swan


Cygnus n

a N constellation in the Milky Way near Lyra; also called the Northern Cross, the Swan


Cynthia n

[L, Cynthius, epithet of Artemis, fr. fem. of Cynthius of Cynthus, fr. Cynthus, mountain on Delos where Artemis was born, fr. Gk Kynthos] 1 : moon 2 : a girl's given name


cyprian n

[L cyprius of Cyprus, fr. Gk kyprios, fr. Kypros Cyprus, birthplace of Aphrodite] : prostitute


cypripedium n

[NL, genus name, fr. LL Cypris, a name for Venus + Gk pedilon sandal] 1 : any of a genus (Cypripedium) of Eurasian and No. American terrestrial orchids having large usu. showy drooping flowers with the lip inflated or pouched 2 : any of a genus Paphiopedaelum) of widely cultivated orchids


Cytherean adj

[L, fr. Gk Kythereia, fr. Kythera Cythera, island associated with Aphrodite] : of or relating to the planet Venus

daedal adj

[L daedalus, fr. Gk Daidalos, legendary builder of Cretan labyrinth who makes wings to enable himself and his son Icarus to escape from imprisonment] 1 a : skillful, artistic b : intricate 2 : adorned with many things

Daphne n

[NL, genus name, fr. L laurel, fr. Gk Daphne, a nymph who is transformed into a laurel tree to escape the pursuing Apollo] 1 : any of a genus (Daphne) of Eurasian shrubs of the mezereon family with apetaelous flowers whose colored calyx resembles a corolla 2 : a girl's given name

Dardanelles n

[fr. L Dardanus, ancestor of the Trojans, according to mythology] : a strait between Europe and Asian Turkey that connects the Aegean Sea and the Sea of Marma


Deimos n

[fr. Gk Deimos, son of Ares and brother of Phobus] : one of two satellites of Mars


delphic adj

[fr. Delphi, the site of the oracle of Apollo] : ambiguous, obscure


Delphic utterance n

a comment or response to a question that is ambiguous and therefore difficult to understand


Diana n

[L, the Roman goddess of the moon and hunting, the protectress of women; assoc. with the Greek goddess Artemis] : a girl's given name


Dione n

[Gk, a Titanesse and consort of Zeus, sometimes believed to be mother of Aphrodite; later replaced as consort by Hera] : one of the satellites of Saturn


Dionysian adj

[L dionysiacus, fr. Gk dionysiakos, fr. Dionysos, Greek god of wine] : being of a frenzied or orgiastic character

1east n
[ME est, fr. OE east, L aurora dawn, Gk eos, heos; personified by Eos, the Greek goddess of dawn] : a cardinal point of the compass
2east adj
directed or proceeding toward the east
3east adv
to, toward, or in the east

echidna n
[NL, fr. L, viper, fr. Gk Echidna, half-woman and half-snake monster who ate men raw] : an oviparous spiny-coated toothless burrowing nocturnal mammal of Australia, New Zealand, and Tasmania that has a long extensile tongue and long heavy claws
echo n
[ultim. fr. Gk Echo, a nymph who pines away for love of Narcissus until nothing is left of her but her voice] 1 : the repetition of a sound caused by reflection of sound waves 2 : one who closely imitates or repeats another's words, ideas, or acts
Egeria n
[L Egeria, a nymph who advised the legendary Roman king Numa Pompilius] : a woman adviser or companion
Elara n
[L, the mother of Tityus in classical mythology] : a satellite of Jupiter
Electra complex n
[L, fr. Gk Elektra, a sister of Orestes who aids him in killing their mother Clytemnestra] : the positive libidinal feelings of a daughter to her father and hostile or jealous feelings toward her mother that may be the source of adult personality disorder when unresolved
Elissa n
[fr. Phoenician name, fr. Gk Dido, a mythological queen of Carthage who killed herself when abandoned by Aeneas] : a girl's given name
elysian adj
[L, fr. Gk Elysion, the abode of the blessed after death in classical mythology] : blissful, delightful
Elysium n
[fr. Gk Elysion] : paradise
Enceladus n
[L Enceladus, a giant thought to lie buried under Mount Etna after warring with the gods and being struck down with a great stone flung at him by Athena] : a satellite of Saturn
Epimetheus n
[L, a son of Iapetus and brother of Prometheus and Atlas; the husband of Pandora and father of Pyrrha] : a satellite of Saturn
eolian adj
[L Aeolus, god of the wind] : borne, deposited, produced, or eroded by the wind
Eros n
[Gk. Eros, fr. eros sexual love] 1 : the sum of life-preserving instincts that are manifested as impulses to gratify basic needs and to preserve the body and mind 2 : erotic love or desire
erotic adj
[Gk erotikos, fr. eros sexual love, personified by Eros] 1 : tending to arouse sexual desire 2 : strongly marked by sexual desire
erogenous adj
1 : producing sexual excitement or libidinal gratification when stimulated, sexually sensitive 2 : of, relating to, or arousing sexual feelings
Etheria n
[L Aetheri(a) Aetheria, a daughter of Helios and Clymene who, with her sisters, was one of the Heliades] : a genus of fresh-water, bivalve mollusks, the shell of which has a pearly, bright green interior

Europa n
[L, a sister of Cadmus who was abducted by Zeus in the form of a bull and taken to Crete, where she bore him Rhadamanthus, Minos, and Sarpedon] : one of the moons of Jupiter
Euterpean adj
[L, fr. Gk Euterpe, Greek Muse of music] : pleasing

fauna n

[NL, fr. L Fauna, sister of Faunus, the Roman god of animals] : animal life

faunistic adj

of or relating to zoography

flamen n

[ME flamin, fr. L Flamen, the special priests of the true Roman gods] : a priest, esp. in ancient Rome

flora n

[NL, fr. L Flora, Roman goddess of flowers, fr. L flor-, flos] : plant or bacterial life

Friday n

[ME, fr. OE frigedaeg, fr. (assumed) Frig Frigga + daeg day, prehistoric trans. of L dies Veneris Venus' day] : the sixth day of the week, following Thursday

Galatea n

[fr. Gk, a sea nymph courted in vain by Polyphemus, who killed her sweetheart Acis in jealousy] : a moon of the planet Neptune

Ganymede n

[L Ganymedes, fr. Gk Ganymedes Ganymede, a beautiful youth carried off to Olympus to be the cupbearer of the gods in classical mythology] 1 : the largest of Jupiter's moons 2 : a young waiter who serves liquors

giant n

[ME giaunt, fr. OE geant, fr. L gigas, fr. Gk. a legendary humanlike being of great stature and strength] 1 a : a living being of great size b : a person of extraordinary powers 2 : something unusually large or powerful

gorgon n

[L Gorgon-, Gorgo, fr. Gk Gorgon, any of three snake-haired sisters in Greek mythology whose appearance turns men to stone] : an ugly or repulsive woman

gorgonize v

to have a paralyzing or mesmerizing effect on : stupefy, petrify

gorgonian n

[NL Gorgonia, a coral genus, fr. L coral, fr. Gorgon-, Gorgo] : any of an order (Gorgonacea) of colonial anthozoans with a usu. horny and branching axial skeleton

Hades n
[Gk Haides, the underground abode of the dead in Greek mythology] : Hell
hadal adj
[F, fr. Hades, Hades] : of, relating to, or being the parts of an ocean below 6000 meters
halcyon n
[fr. Gk Alkyone, daughter of Aeolus, king of the winds, who forbade his winds to blow across the sea for fourteen days to honor his dead daughter, who was turned into a kingfish] : a kingfisher
Halcyon Days n
[fr. Gk Alkyone, corres. to the fourteen windless days in the legend] : the seven days before and after the winter solstice
harpy n
[L Harpyia, fr. Gk, a foul creature that is part woman and part bird] 1 a : a predatory person : leech b : a shrewish woman
harpy eagle n
a large powerful crested eagle (Harpia harpyja) of Central and So. America
1hector n
[L, fr. Gk Hektor, Trojan champion slain by Achilles] 1 : bully, braggart 2 : to play the bully : to intimidate by bluster or personal pressure
2Hector n
a boy's given name
Helen n
[fr. Gk, the beautiful daughter of Zeus and Leda and wife of Menelaus whose kidnapping by Paris was the cause of the Trojan War] : a girl's given name
helium n
[NL, fr. Gk helios sun, personified by the god of the sun Helios] : a light, colorless gaseous element
Hellene n, adj
[Gk Hellen, son of Deucalion and ancestor of the Greeks]: Greek
hellenize v
to become Greek or Hellenistic
Hellespont n
[ancient name of the Dardanelles, fr. Helle Helle, who, while escaping from her stepmother with her brother Phrixus, fell into this body of water and drowned] : a strait connecting the Aegean Sea and the Sea of Marma
herculean adj
[L, fr. Gk Herakles, a mythical Greek hero renowned for his great strength and for performing the 12 labors imposed on him by Hera] : of extraordinary power, extent, intensity, or difficulty
Hercules n
a large N constellation between Ophiuchus and Draco
Hercules'-club n
1 : a small prickly eastern U.S. tree (Aralia spinosa) of the ginseng family -- called also angelica tree 2 : a small prickly southern U.S. tree (Zanthoxylum clava-herculis) of the rue family
herm n
[L hermes, fr. Gk hermes statue of Hermes, fr. Hermes] : a statue in the form of a square stone pillar surmounted by a bust or head, esp. of Hermes
hermaphrodite n
[ME hermofrodite, fr L hermaphroditus, fr. Gk hermaphroditos, fr. Hermaphroditos, the son of Aphrodite and Hermes who merged into one form with the nymph Salmacis] : an animal or plant bearing both male and female reproductive organs
hermeneutics n
[Gr hermeneutikos, from the the name of the Greek god Hermes, god of science, commerce, cunning, and eloquence] : the art or science of the interpretation of literature
hermetic adj
1 : magical; alchemic; obscure; difficult to understand 2 : airtight
hesperidin n
[NL hesperidium orange, fr. L Hesperides, nymphs in classical mythology who guard a garden in which golden apples grow] : a crystalline glycoside found in most citrus fruits
hesperidium n
[NL] : a berry (as an orange or lime) having a leathery rind
Hesperus n
[ME, fr. L, fr. Gk Hesperos, god of evening] : the evening star
hesperian adj
western, occidental
hippocampus n
[L, fr. Gk hippokampus, hippo horse + kampos sea monster, a sea horse in Greek mythology with two forefeet and a body ending in the tail of a dolphin or fish] 1 : Anatomy, an enfolding of cerebral cortex into the lateral fissure of a cerebral hemisphere having the shape in cross section of a sea horse 2 : Capitalized, a genus of fish
hyacinth n
[L hyacinthus a flowering plant, fr. Gk hyakinthos, which according to mythology comes from the name of Hyacinthus, a youth loved by Apollo, who grows this flower in memoriam from the boy's blood after accidentally killing him] : a bulbous herb (Hyacinthus orientalis) of the lily family grown for its dense spikes of fragrant flowers
1hydra n
[L, fr. Gk hydra water serpent, a water serpent in classical mythology with nine heads, each of which, if cut off, would grow back as two] 1 : any fresh-water polyp of the genus Hydra 2 : a persistent or many-sided problem that presents new obstacles as soon as one aspect is solved
2Hydra n
the Sea Serpent, a large southern constellation
hygiene n
[NL hygieina, fr. Gk hygieinos, fr. hygies, poss. fr. Hygeia Hygeia, the Greek goddess of health] 1 : a science of the establishment and maintenance of health 2 : conditions or practices conducive to health
hymeneal n
[L hymenaeus wedding song, wedding, fr. Gk hymenaios, fr. Hymen, Greek god of marriage] 1 : nuptial 2 : a wedding song
hymn n
[ME ymne, fr. OE ymen, fr. L hymnus song of praise, fr. Gk hymnos; assoc. with Polyhymnia, the Muse of mime] 1 : a song of praise to God 2 : a song of praise or joy
Hyperion n
[fr. L, fr. Gk Hyperion, a Titan, the father of Helios, Selene, and Eos] 1 : one of the moons of Saturn 2 trademark : a book publishing company
hypnosis n
[fr. Gk hypnos sleep, assoc. with Hypnos, the Greek god of sleep] : an artificially induced condition resembling sleep

Iapetus n

[fr. L, fr. Gk, a Titan, son of Uranus and Gaea and father of Atlas, Epimetheus, and Prometheus] : one of the many satellites of Saturn

Io n

[L Io, a maiden loved by Zeus and changed into a heifer so that she might escape Hera's wrath] : one of the many moons of the planet Jupiter

io moth n

a chiefly No. American saturniid moth (Automeris io) having a large ocellated spot on each hind wing and a larva with stinging spines

Ionic adj

[fr. Ionia, in Asia Minor, fr. Ion, an Athenian prince who is the mythical ancestor of the Ionian race] : of or relating to the ancient Greek architectural order distinguished by fluted columns on bases and scroll volutes in its capitals

Irene n

[fr. Gk eirenikos, fr. eirene peace, Eirene was Greek personification of Peace] : a girl's given name

irenic adj

favoring, conducive to, or operating toward peace, moderation, or conciliation


1 iris n

[ME, fr. L irid-, iris rainbow, iris plant, fr. Gk Iris Iris, goddess of the rainbow and messenger of the gods] 1 : rainbow 2 : the opaque contractile diaphragm perforated by the pupil and forming the colored portion of the eye


2 Iris n

1 [NL Irid-, Iris, genus name, fr. L] : any of a large genus (Iris of the family Iridaceae, the iris family) of perennial herbaceous plants with linear basal leaves and large showy flowers 2 : a girl's given name


irisation n

the effect or quality of being iridescent; iridescence

January n

[ME Januarie, fr. L Januarius, 1st month of ancient Roman year, fr. Janus Roman god of beginnings who is represented artistically with two opposite faces] : the first month of the Gregorian calendar

Janus-faced adj

duplicitous, two-faced

Janus n

1 : a moon of Saturn 2 trademark : brand name of watch

Jove n

[L Jov-, Juppiter Jupiter, the most powerful Roman god] : often used interjectionally to express surprise or agreement esp. in the phrase by Jove

jovial adj

markedly good-humored

Jovian adj

of, relating to, or characteristic of the planet Jupiter


Jovian magnetosphere n

the region of space that surrounds the planet Jupiter


Juno n

[L Juno, wife of Jupiter, goddess of light, birth, women, and marriage] 1 : the fourth largest and one of the four brightest asteroids in the solar system 2 : a woman of regal appearance or bearing


Junoesque adj

marked by stately beauty


Jupiter n

[L Juppiter Jupiter, the chief and most powerful Roman god, husband of Juno] : the largest of the planets and the fifth from the sun
Leda n
[fr. L, the mother of Castor and Clytemnestra by her husband Tyndareus, and of Pollux and Helen by Zeus, who was wearing the form of a swan] 1 : a satellite of the planet Jupiter 2 : a girl's given name
lethe n
[L, fr. Gk Lethe, a river in Hades whose waters cause drinkers to forget their past, fr. lethe forgetfulness] : oblivion, forgetfulness
lethargy n
[fr. Gk lethargia, fr. lethargos forgetful, fr. lethe] : abnormal drowsiness
lupine adj
[L lupinus, fr. lupus, fr. Gk lykos wolf; assoc. with Lycaeon, who was turned into a wolf] : wolfish
Lupus n
a S constellation near the Milky Way, located between Centaurus and Scorpius
lycanthropy n
[fr. Gk lykanthrop(os) wolf-man, equiv. to lyk(os) wolf + anthropos man, the former of which, according to mythology, is from the name Lycaon, an Arcadian king transformed into a wolf for presuming to test the divinity of Zeus] 1 : a kind of insanity in which the victim imagines himself to be a wolf or other wild beast 2 : the fable's assumption of the form of a wolf by a human being
lyceum n
[L Lyceum, gymnasium near Athens where Aristotle taught, fr. Gk Lykeion, fr. lykeios, epithet of Apollo] 1 : a hall for public lectures or discussions 2 : an association providing public lectures, concerts, and entertainments
lycosid n
[fr. Gk lykos wolf] : a spider of the family Lycosidae, compromising the wolf spiders


March n
[ME, fr. OF, fr. L martius, Fr. martius of Mars, fr. Mart-, Mars Roman god of war] : 3rd month of the Gregorian calendar
Mars n
1 : the planet forth in order from the sun and conspicuous for its red color 2 trademark : a brand of candy bar
martial adj
[ME, fr. L martialis of Mars, fr. Mart-, Mars] 1 : of, relating, or suited for war or a warrior 2 : relating to an army or to military life 3 : experienced or inclined to war
Martian n
1 : an inhabitant of Mars adj 2 : of or relating to the hypothetical inhabitants of the planet Mars
May n
[ME, fr. L Maius, fr. Maia, Roman goddess of growth and increase] 1 : the fifth month of the Gregorian calendar 2 : the early vigorous blooming part of human life 3 : a spring-flowering spirea 4 : a girl's given name
medicine n
[ME, fr. OF, fr. L medicina, fr. medicus (sugg. that it is fr. L Medea, fr. Gk Medeia an enchantress in Greek mythology)] : the science and art dealing with the maintenance of health
Melissa n
[fr. Gk, the sister of Amalthea who nourished the infant Zeus with honey in Greek mythology] : a girl's given name
mercurial adj
[L Mercurius Mercury, Roman god of merchandise, trade, and theft] 1 : having qualities of eloquence, ingenuity, or thievishness attributed to the god Mercury 2 : characterized by rapid and unpredictable changeableness of mood
1 mercury n
1 : a bearer of messages or news or a conductor of travelers 2 [ME mercurie, fr. ML mercurius, fr. L, the god] : a heavy silver-white poisonous metallic element
2 Mercury n
1 : the planet nearest the sun 2 trademark : a record production label
Metis n
[L, a Titanesse, daughter of Oceanus and Tethys and the mother of Athena by Zeus] : one of the moons of Jupiter
Midas touch n
[L, fr. Gk, legend of the Phrygian king Midas who is given the power to turn everything he touched into gold] : an uncanny ability for making money in every venture
Mimas n
[Gk, one of the Gigantes, killed by Hercules] : one of the satellites of Saturn
1 Minoan adj
[L minous of Minos, fr. Gk minoios, fr. Minos Minos, son of Zeus and mythical king of Crete] : of or relating to a Bronze Age culture of Crete (3000 BC-1100 BC)
2 Minoan n
a native or inhabitant of ancient Crete
mnemonic adj
[Gk mnemonikos, fr. mnemon mindful, fr. Gk Mnemosyne, the Greek goddess of memory and mother by Zeus of the nine Muses] : assisting memory
mome n
[poss. fr. L Momus Momus, fr. Gk Momos, the Greek god of censure and mockery] : blockhead, fool
morphine n
[F, fr. L Morpheus, fr. Gk, Greek god of dreams] : a bitter crystalline addictive narcotic used in the form of a soluble salt as an analgesic and sedative
morphinism n
a disordered condition of health produced by habitual use of morphine
morpho n
[NL, fr. Gk Morpho, epithet of Aphrodite, goddess of love] : any of a genus (Morpho of the family Morphoidae) of large showy tropical butterflies that typically have a brilliant blue metallic luster on the upper surface of the wings
muse n
[ME, fr. L Musa, fr. Gk Mousa the nine sister goddesses in Greek mythology presiding over song and poetry and the arts and sciences] 1 : a source of inspiration 2 : poet
museum n
[L Museum place for learned occupation, fr. Gk Mouseion, fr. neut. of Mouseios of the Muses, fr. Mousa] : an institution devoted to the procurement, care, study, and display of objects of lasting interest or value
music n
[ME musik, fr. OF musique, fr. L musica, fr. Gk mousike any art presided over by the Muses, esp. music, fr. fem. of mousikos of the Muses, fr. Mousa Muse] : the science or art of ordering tones or sounds in succession, in combination, and in temporal relationships to produce a composition having rhythm, melody, or harmony
myrmidon n
[ME Mirmydon, L Myrmidon-, Myrmido, fr. Gk Myrmidon, a member of a legendary Thessalian people who accompanied their king Achilles in the Trojan War] : a loyal follower
naiad n
[ME, fr. L naiad-, naias, fr. Gk, nymphs of classical mythology living in and giving life to bodies of water] 1 : any of the aquatic young of a mayfly, dragonfly, damselfly, or stone fly 2 : any of a genus (Najas of the family Najadaceae) of submerged aquatic plants
2 Naiad n
a moon of Neptune
narcissism n
[G Narzissismus, fr. Narziss Narcissus, fr. L Narcissus, fr. Gk Narkissos, a beautiful youth in Greek mythology who pines away for love of his own reflection and is turned into the narcissus flower] 1 : egoism, egocentrism 2 : love of or sexual desire for one's own body
narcissus n
[L, fr. Gk Narkissos] : daffodil, esp: one whose flowers have a short corona and are usu. borne separately
nemertean n
[ultim. fr. Gk Nemertes Nemertes, one of the Nereids, sea nymphs of Greek mythology] : any of a phylum (Nemertea syn. Rhynchocoela) of often vividly colored marine worms most of which burrow in the mud or sand along seacoasts--called also ribbon worm
nemesis n
[L, fr. Gk, goddess of retributive justice] 1 a : one that inflicts retribution or vengeance b : a formidable and usu. victorious rival or opponent 2 a : an act or effect of retribution b : bane
1 neptune n
[L Neptunus, Roman god of the sea] : ocean
2 Neptune n
the planet 8th from the sun
neptunium n
[NL, fr. ISV Neptune] : a radioactive metallic element that is chemically similar to uranium and is obtained in nuclear reactors as a by-product in the production of plutonium
Nereid n
[NL Nereidae, fr. Nereis, a genus, fr. L, Nereid] : any of a family (Nereidae) of polychaete worms; esp: any of a genus (Nereis) of usu. large often dimorphic and greenish mostly marine worms
neritic adj
[ISV, poss. fr. L, fr. Gk Nereus, a Greek sea-god] : of, relating to, inhabiting, or constituting the belt or region of shallow water adjoining the seacoast
nestor n
[L, fr. Gk Nestor, a king of Phylos who serves in his old age as a counselor to the Greeks at Troy] : one who is a patriarch or leader in a field
night n
[ME, fr. OE niht, L noct-, nox, Gk nykt-, nyx night; assoc. with the Greek god of night, Nyx] : the time from dusk til dawn when no sun is visible
Nike trademark
[Gk Nike Goddess of victory] : a brand of athletic shoe
Niobe n
[NL, fr. L Niobe, a daughter of Tantalus who while weeping for her slain children is turned into a stone from which her tears continue to flow; fr. its occurrence in tantalite] : a girl's given name
niobium n
a lustrous light gray ductile metallic element that resembles tantalum chemically and is used in alloys
nocturnal adj
[ME, fr. MF or LL; MF, fr. LL nocturnalis, fr. L nocturnus of night, nocturnal, fr. noct-, nox night, fr. Nox] : of or pertaining to the night
nymphaeaceous adj
[fr. L nymphae(a) the water lily, fr. Gk nymphaios sacred to the nymphs, minor mythological deities portrayed as beautiful maidens inhabiting the sea, rivers, woods, trees, mountains, meadows, etc., and often mentioned as attending a superior deity] : belonging to the Nymphaeacae, or water lily family of plants
nymphaeum n
1 : a room or area having a fountain, statues, flowers, etc 2 : an architecturally treated outlet of a reservoir or aqueduct
nymphalid n
[fr. NL Nymphalid(ae) name of family, equiv. to Nymphal(is) name of genus, fr. L nymph(a) nymph] n 1 : a butterfly of the family Nymphalidae, comprising the brush-footed butterflies adj 2 : belonging or pertaining to the family Nymphalidae
nympholepsy n
a frenzy of emotion, as for something unattainable, an ecstasy thought by the ancients to be caused by nymphs
nymphomania n
abnormal and uncontrollable sexual desire in women

ocean n

[ME occean, fr. L oceanus, fr. Gk Okeanos, a Titan who rules over the river that encircles the earth in Greek mythology] 1 a : the whole body of salt water that covers nearly three fourths of the surface of the globe b : any of the large bodies of water into which the great ocean is divided 2 : a very large or unlimited space or quantity

odyssey n

[the Odyssey, epic poem attributed to Homer recounting the long wanderings of Odysseus, a king of Ithaca and Greek leader in the Trojan War who after the war wanders 10 years before reaching home] 1 : a long wandering or voyage usu. marked by many changes of fortune 2 : an intellectual or spiritual wandering or quest

Oedipus complex n

[L, fr. Gk Oidipous, the son of Laius and Jocasta who in fulfillment of an oracle unknowingly kills his father and marries his mother] : the positive libidinal feelings of a son toward his mother and hostile or jealous feelings toward his father that may be a source of adult personality disorder when unresolved

ogre n

[F, prob. ultim. fr. L Orcus, god of the underworld] 1 : monster that feeds on human beings 2 : a dreaded person or object

Olympian adj

[L, fr. Gk Olympos, a mountain in Thessaly that in Greek mythology is the abode of the gods] : lofty

Olympian n

a being of lofty detachment or superior attainments


Olympus trademark

a photographic technology company


Orion n

[L, fr. Gk Orion, a giant hunter slain by Artemis in Greek mythology] 1 : a constellation on the equator represented on charts by the figure of a hunter with a belt and sword 2 trademark : a motion picture production company


orphic adj

[fr. L Orpheus, fr. Gk, poet and musician in Greek mythology who almost rescues his wife Eurydice from Hades by charming Pluto and Persephone with his lyre] 1 : mystic, oracular 2 : fascinating, entrancing


Orphism n

[Orpheus, its founder]: a mystic Greek religion offering initiates purification of the soul from innate evil and release from the cycle of reincarnation


paean n
[L, hymn of thanksgiving esp. addressed to Apollo, fr. Gk paian, paion, fr. Paian, Paion, epithet of Apollo in the hymn] : a joyous song or hymn of praise, tribute, thanksgiving, or triumph
paeon n
[L, fr. Gk paion, fr. paian, paion paean] : a metrical foot of four syllables with one long and three short syllables (as in classical prosody) or with one stressed and three unstressed syllables (as in English prosody)
palladium n
[ME, fr. L, fr. Gk palladion, fr. Pallad-, Pallas, epithet for Athena, patron goddess of Athens] 1 : a statue of Pallas whose preservation was believed to ensure the safety of Troy 2 : safeguard 3 : a silver-white ductile malleable metallic element
1 pander n
[ME Pandare Pandarus, fr. L Pandarus, a Lycian archer in the Trojan War who in legend procures Cressida for Troilus] 1 a : a go-between in love intrigues b : pimp 2 : someone who caters to or exploits the weaknesses of others
2 pander v
to act as a pander; esp: to provide gratification for others' desires
Pandora n
[fr. L, fr. Gk: lit. all-gifted, the first woman, created by Hephaestus, given treacherously to Epimetheus along with a box in which Prometheus had confined all the evils of the world; as expected, Pandora curiously opened the forbidden box and thus released into the world all troubles of mankind] : a moon of Saturn
Pandora's box n
[fr. the box sent by the gods to Pandora] : a prolific source of troubles
pandora shell n
any marine bivalve of the genus Pandora, having a scimitar-shaped shell; also, the shell
1 panic adj
[F panique, fr. Gk panikos, lit., of Pan, fr. Pan, a Greek god of pastures, flocks, and shepherds usu. represented as having the legs, horns, and ears of a goat] 1 : of, relating to, or resembling the mental or emotional state believed induced by the god Pan 2 : of, relating to, or arising from a panic
2 panic n
1 : a sudden overpowering fright 2 : a sudden widespread fright concerning financial affairs that results in a depression of values caused by extreme measures for protection 3 : one that is very funny
3 panic v
1 : to affect with panic 2 : to produce demonstrative appreciation on the part of 3 : to be affected with panic
pan-pipe n
[Pan, its traditional inventor] : a primitive wind instrument consisting of a series of short vertical pipes of graduated lengths bound together with the mouthpiece in an even row
pantheon n
[ME Panteon, a temple at Rome, fr. L Pantheon, fr. Gk pantheion temple of all the gods] 1 : a temple dedicated to all the gods 2 : a building serving as a burial place of or containing memorials to the famous dead of a nation 3 : the gods of a people 4 : a group of illustrious people
1 Paphian n
[L paphius, fr. Gk paphios, fr. Paphos, ancient city of Cyprus that was the center of the worship of Aphrodite, Greek goddess of love] : prostitute
2 Paphian adj
of or relating to illicit love : wanton
Parcae n
[L Parcae, the Fates] : fate
Parnassian adj
[L parnassius of Parnassus, fr. Gk parnasios, fr. Parnasos Parnassus, mountain in Greece sacred to the god Apollo and the Muses] : of or relating to poetry
Parthenon n
[L, fr. Gk Parthenon] : the temple of Athena built on the acropolis at Athens
Pasiphae n
[fr. Gk, the wife of Minos, mother of Ariadne, and mother of the Minotaur by the Cretan bull] : one of the many moons of Jupiter

Pegasus n
[L, fr. Gk Pegasos a winged horse that causes the stream Hippocrene to spring from Mount Hellison with a blow of his hoof] 1 : poetic inspiration 2 : a northern constellation near the vernal equinoctial point
Penelope n
[fr. Gk, the wife of Odysseus who remained faithful to him throughout his absence at Troy, despite having many suitors] : a girl's given name
peony n
[ME piony, fr. MF pioine, fr. L paeonia, fr. Gk paionia, fr. Paion Paeon, physician of the gods] : any of a genus (Paeonia of the family Paeoniaccae) of chiefly Eurasian plants with large often double flowers
Perseid n
[L Perseus; fr. their appearing to radiate from a point in Perseus] : any of a group of meteors that appear annually about August 11

Perseus n
[L, fr. Gk Perseus, son of Zeus and Danae and slayer of Medusa] : a northern constellation between Taurus and Cassiopeia
phaeton n
[L, fr. Gk Phaethon, a son of Helios who drives his father's sun-chariot through the sky but loses control and is struck down by a thunderbolt of Zeus] 1 : any of a various light four-wheeled horse-drawn vehicles 2 : touring car
philomel n
[L Philomela, fr. Gk Philomele, an Athenian princess who was raped by her brother-in-law Tereus and, after having had her tongue cut out by him, was later avenged and transformed into a nightingale] : nightingale
phlegethon n
[L. fr. Gk Phlegothon, a river of fire in Hades] : a stream of fire or fiery light
Phobos n
[fr. L Phobus, a son and attendant of Ares in Roman mythology] : one of two satellites of Mars
1 phoebe n
[L, fr. Gk Phoibe, Artemis] : any of a genus (Sayornis) of American flycatchers
2 Phoebe n
1 : one of the nine satellites of Saturn 2 : the moon personified, in literature 3 : a girl's given name
Phoebus n
[L, fr. Gk Phoibus, Apollo] Literary : the sun
1 phoenix n
[L, fr. Gk phoinix a mythical bird, Phoenician; fr. Phoenix, the brother of Cadmus and Europa and eponymous ancestor of the Phoenicians] 1 : a mythical bird of great beauty, the only one of its kind, fabled to live 500 or 600 years, to burn itself on a funeral pile, and to rise from its ashes in the freshness of youth and live through another cycle of years 2 : a person or thing of peerless beauty or excellence 3 : a person or thing that has become renewed or restored after suffering calamity
2 Phoenix trademark
a photographic technology company
pierian adj
[L Pierius, of or relating to the region of Pieria in ancient Macedonia where the Muses were once worshipped] 1 : of or relating to learning poetry 2 : of or pertaining to inspiration
Pierian Spring n
a fountain in Pieria, sacred to the Muses and supposedly conferring inspiration or learning on anyone who drank from it
pierid n
[fr. NL Pieridae, family of butterflies named for nine maidens who challenged the Muses to a singing contest and lost, and were transformed into magpies for insulting the victors, fr. Gk Pierides Muses] : a pierid butterfly
pleiad n
[fr. F Pleiade, fr. L, fr. Gk Pleiad-, Pleias, fr. sing. of Pleiades, the seven daughters of Atlas turned into a group of stars in Greek mythology] : a group of usu. seven illustrious or brilliant persons or things
Pleiades n
a conspicuous cluster of stars in the constellation Taurus that includes six stars in the form of a very small dipper
Pluto n
[L Pluton-, Pluto, fr. Gk Plouton Pluto, the Greek god of the underworld] : the planet with the farthest mean distance from the sun
plutonian adj
of, relating to, or characteristic of Pluto or the lower world
plutonic adj
formed by solidification of magma deep within the earth and crystalline throughout
plutonium n
a radioactive element
priapic adj
[L priapus lecher, fr. Priapus, a Greek and Roman god of gardens and male generative power] 1 : phallic 2 : relating to or preoccupied with virility
procrustean adj
[L, fr. Gk Prokroustes Procrustes, a villainous son of Poseidon in Greek mythology who forces travelers to fit into his bed by stretching their bodies or cutting off their legs] : marked by arbitrary often ruthless disregard of individual differences or special circumstances
procrustean bed n
a scheme or pattern into which someone or something is arbitrarily forced
Promethea moth n
[NL, fem. of L Prometheus Prometheus, a Titan who is chained and tortured by Zeus for stealing fire from Heaven and giving it to mankind] : a silkworm moth, Callosamia promethea, having reddish-brown wings, the larvae of which feed on spicebush and other lauraceous plants
promethean adj
daringly original or creative
Prometheus n
a satellite of the planet Saturn
promethium n
[NL, fr. L Prometheus] : a radioactive metallic element
protea n
[NL, fr. L Proteus, fr. Gk Proteus Proteus, a sea god in Greek mythology noted for his ability to assume different forms and to prophesy] : any of a genus (Protea of the family Proteacaea, the protea family) of evergreen shrubs often grown for their showy bracts and dense flower heads
protean n
1 : of or resembling Proteus in having a varied nature or ability to assume different shapes 2 : displaying great diversity or variety
1 proteus n
a person or thing that readily changes appearance, character, principles, etc.
2 Proteus n
1 : a satellite of Neptune 2 : any of a genus (Proteus) of aerobic usu. motile enterobacteria
psyche n
[L, fr. Gk psyche soul, fr. Psyche Psyche, a princess loved by Cupid] 1 a : soul, self b : mind
python n
[L, monstrous serpent killed by Apollo, fr. Gk Python, fr. Pytho Delphi, site of Apollo's oracle] : any of various large constricting snakes
pythoness n
[ME Phitonesse, fr. MF pithonisse, fr. LL pythonissa, fr. Gk Python, spirit of divination, fr. Pytho Delphi] : a woman who practices divination, as would a prophetic priestess of Apollo
1 pythonic adj
prophetic, oracular
2 pythonic adj
1 : of or pertaining to pythons 2 : pythonlike 3 : gigantic or monstrous

Quirinus n

[L Quirinus, an ancient Roman god of war associated with the deified Romulus] : a personification of the Roman nation

rhadamanthine adj

[L, fr. Rhadamanthus, a judge of the underworld in Greek mythology] : rigorously strict or just

Rhadamanthys n

an inflexibly just or severe judge

1 rhea n

[NL, genus of birds, fr. L Rhea, mother of Zeus, fr. Gk] : either of the two South American ratite birds (Rhea americana and Pterocnemia pennata of the family Rheidae) that resemble but are smaller than the African ostrich and that have three toes, a fully feathered head and neck, and pale gray to brownish feathers

2 Rhea n

1 : one of the nine satellites of Saturn 2 : a girl's given name

rhesus monkey n

[NL Rhesus, genus of monkeys, fr. L, fr. Gk, a mythical king of Thrace and ally of Troy whose horses were captured by Odysseus and Diomedes to keep them from eating Trojan fodder or drinking from the Xanthus, since it was foretold that if the horses did so, Troy would not fall] : a pale brown Asian macaque (Macaca mulatta) often used in medical research

Rome n

[partly fr. ME, fr. OE, fr. L Romanus, adj & n, fr. Roma Rome, which some accounts claim was named after Roma, daughter of the legendary Evander, who was the son of Hermes; other stories tell of Rome's legendary founder Romulus as the source of the name] : the modern-day capital of Italy, and heart of the Roman culture
salutary adj
[MF salutaire, fr. L salutaris, fr. salus health, or Salus the Roman goddess of health] 1 : producing a beneficial effect 2 : promoting health, a curative
Saronic Gulf n
[fr. Gk Saron, mythological king of Troezan who chased a doe into this sea and was drowned there] : an inlet of the Aegean on the SE coast of Greece
Saturday n
[fr. L Saturnus Saturn, ancient Roman god of agriculture and father of Jupiter] : the seventh day of the week
Saturn n
[L Saturnus Saturn, the Roman god of agriculture and father of Jupiter] : the 6th planet from the sun 2 trademark : a make of automobile
saturnalia n
1 : an unrestrained often licentious celebration 2 : excess, extravagance
Saturnian adj
of, relating to, or influenced by the planet Saturn
saturniid n
[NL Saturniidae, fr. Saturnia, genus of moths, fr. L, daughter of Saturn] : any of a family (Saturniidae) of usually large stout strong-winged moths
saturnine adj
[L Saturnus] 1 : cold and steady in mood 2 : of a gloomy or surly disposition 3 : having a sardonic aspect
satyr n
[ME, fr. L satyrus, fr. Gk satyros Satyr, a sylvan deity in Greek mythology having the legs, hooves, and horns of a goat, and being fond of Dionysian revelry] 1 a : a lecherous man b : one having satyriasis 2 : any of various usually brown and gray satyrid butterflies
satyriasis n
excessive or abnormal sexual craving in a male
satyrid n
any of a family (Satyridae) of brownish butterflies that feed on grasses and have a forewing vein swollen basally
Scylla n
[fr. L, fr. Gk Skylle Scylla, a nymph transformed into a sea monster who terrorizes sailors in the Strait of Messina; associated with Charybdis] 1 : a hazardous rock located in the Strait of Messina off the coast of Italy -- compare Charybdis 2 : between Scylla and Charybdis, between two equally perilous alternatives, neither of which can be passed without encountering the other, i.e. between a rock and a hard place
Selena n
[fr. Gk Selene, daughter of Hyperion and Theia and the personification of the moon, who loved Endymion] : a girl's given name
1 sibyl n
[fr. Gk Sybill(a) Sybil, a prophetess in Greek mythology, the sibyl] : a prophetess or witch
2 Sibyl n
a girl's given name
silenaceous adj
[fr. NL Silen(e) name of genus, after Silenus, a god of the forest in ancient mythology represented as a hairy old man with the ears and legs of a horse, drunk, and seated astride a cask or a donkey] : caryophyllaceous, belonging to the Caryophylla or pink family of plants
1 siren n
[ME sereyn, fr. OF sereine, fr. L Siren, fr. Gk Serein Siren, one of several mythological Greek sea nymphs, part woman and part bird, supposed to lure sailors to their destruction by their seductive singing] 1 a : a woman who sings with bewitching sweetness b : temptress 2 a : an apparatus producing musical tones b : a device often electrically operated for producing a penetrating warning sound
2 siren n
[NL, fr. L] : either of two North American eel-shaped amphibians that constitute a genus (Siren)
sirenian n
[NL Sirenia, fr. L siren] : any of an order (Sirenia) of aquatic herbivorous mammals including the manatee, dugong, and Stellar's sea cow
siren song n
an alluring utterance or appeal, especially one that is seductive or deceptive
Sisyphean adj
[fr. L Sisyphus, fr. Gk Sisyphos, a legendary king of Corinth condemned eternally to repeat the cycle of rolling a heavy rock up a hill in Hades each day only to roll down again as it nears the top] 1 : of, relating to, or suggestive of the labors of Sisyphus 2 : endless and unavailing, as a labor or task
somnambulate v
[fr. L somnus sleep, assoc. with Somnus, the ancient Roman god of sleep, + ambulatus to walk] : to walk while sleeping
Sphingidae n
[fr. Gk Sphinx, Sphix a winged female monster in Greek mythology having a woman's head and a lion's body and noted for killing anyone unable to answer its riddle] : a family of moth
sphinx n
[L, fr. Gk Sphinx, Sphix] 1 : an enigmatic or mysterious person 2 : hawkmoth
stamina n
[L, pl. of stamen warp, thread of life spun by the Fates] : staying power, endurance
sterculiaceous adj
[fr. NL sterculi(a), special use of Sterculius the Roman god of manuring] : belonging to the Sterculiaceae, a family of trees and shrubs comprising the cacao and kola nut trees
stygian adj
[L stygius, fr. Gk stygios, fr. Styg-, Styx Styx, the principal river surrounding the Underworld in Greek mythology] : extremely dark, forbidding, gloomy
syrinx n
[L, fr. Gk syrinxein, to play on the pipes of Pan, which according to mythology was named after the nymph Syrinx, who was transformed in order to protect her chastity from Pan into the reed from which he made the panpipe] 1 : panpipe 2 : the vocal organ of birds
tansy n
[fr. ML athanasia, fr. GK immortality, fr. a- + thanatos death, assoc. with Thanatos, the incarnation of Death] : a common aromatic Old World herb with bitter-tasting, finely-divided leaves
tantalize v
[fr. L Tantalus a Phrygian king who for his crimes was condemned to remain in Tartarus, standing, thirsty and hungry, chin-deep in water with fruit-laden branches hanging above his head; whenever he tried to drink the water level would recede, and when he tried to eat the fruit would rise out of reach] : to tease or torment by presenting something desirable to view but keeping it continually out of reach
tantalum n
[NL, fr. L Tantalus, for its inability to absorb acid] : a hard ductile gray-white acid resisting metallic element
tantalus n
a locked cellarette with contents visible but not obtainable without a key
Tartarean adj
[L tartareus,, fr. Gk tartareios, fr. Tartaros Tartarus, the underworld in classical mythology where the wicked are punished] : infernal
telluric adj
[fr. L tellur-, tellus earth, personified in Roman mythology as Tellus, the goddess of the earth and of marriages and fertility, assoc. with the Greek Gaea] 1 : terrestrial 2 : being or relating to a natural electric current flowing near the earth's surface
tellurium n
[NL, fr. L tellus] : a semi-metallic element
tempest n
[fr. L tempestas season, weather, storm, personified in Roman mythology as the goddesses of the storm, the Tempestates] 1 : a violent storm 2 : a violent disturbance, commotion
terpsichorean adj
[fr. L, fr. Gk Terpsichore, the Muse of dancing and choral song] : pertaining to dancing
Tethys n
[L, a Titanesse, daughter of Uranus and Gaea, the wife of Oceanus and mother of the Oceanids and river gods] : a moon of Saturn
Teucrian adj
[fr. Gk Teucer, in classical mythology, the first king of Troy and son of Scamander and Idaea] adj 1 : of or pertaining to the ancient Trojans n 2 : one of the ancient Trojans
Thalassa n
[fr. Gk thalass(a) sea, the personification of the sea in classical mythology] : a satellite of Neptune
thalassic adj
1 : of or pertaining to the sea or oceans 2 : growing, living, or found in the sea; marine
thallus n
[NL, fr. Gk thallos young shoot, twig; akin to Thallo, the goddess of spring flowers] : a simple vegetative plant body undifferentiated into true leaves, stem, and body
thanatophobia n
[fr. thanatos death, personified by ancient Greeks as Thanatos] : an abnormal fear of death
thanatopsis n
a view or contemplation of death

Thebe n
[L, a daughter of Asopus and Metope who was abducted by Zeus] : a satellite of the planet Jupiter
thersitical adj
[fr. Thersites, a Greek in the Iliad known for his ugliness, deformity, and foul-mouthed, quarrelsome nature] : scurrilous; foul-mouthed; grossly abusive
Thursday n
[ME; OE Thursdaeg, fr. ODan Thursdagr, lit. Thor's day, fr. D donderdag, fr. G Donnerstag; trans. of LL dies Jovis Jove's day] : the fifth day of the week, following Wednesday
Thyestean banquet n
[fr. Thyestes Thyestes, who was, in classical mythology, the brother and rival of Atreus; he unknowingly ate the flesh of his own sons which Atreus fed to him as punishment for committing adultery with the wife of Atreus] Literary : a dinner at which human flesh is eaten
1 titan n
[fr. L, fr. Gk Titan, any of a family of giants born of Uranus and Gaea and ruling the earth until overthrown by the Olympian gods] : a person or thing of enormous size, strength, power, influence, etc.
2 Titan n
a moon of Saturn once thought to be the largest in the solar system
titanic adj
having great power, magnitude, or force; colossal
titanism n
[fr. the Titans' rebellion against their father Uranus] : defiance of and revolt against social or artistic conventions
titanium n
a dark gray or silvery, lustrous, very hard, light chemical element
titanosaur n
any amphibious, herbivorous dinosaur of the genus Titanosaurus, from the Cretaceous period
tithonia n
[NL, fr. L Tithonia, poetical name for Aurora taken from the name of her beloved, Tithonus, who asked of Aurora to become immortal, but finding himself immortally old, he asked her to take back the gift and was transformed into a grasshopper] : any of a genus (Tithonia) of tall composite herbs or shrubs that have flower resembling sunflowers
Triton n
[L, fr. Gk Triton, a son of the sea god Neptune and Amphitrite, represented as having the head and trunk of a man and the tail of a fish, and as using a conch shell as a trumpet] 1 : any of various large marine gastropod mollusks of the family Trotinidae with a heavy elongated conical shell; also: the shell 2 : the largest satellite of Neptune
triumph
[ME triumphe, fr. L triumphus; cf. Gk thriambos Dionysiac procession] n 1 : the act of being victorious 2 : a significant success v 3 : to gain a victory 4 : to be successful
trivia n
[fr. L trivialis belonging to the crossroads, (hence) common; assoc. with Trivia, or Hecate, the Roman goddess of the crossroads] : matters or things that are very unimportant or inconsequential
Tuesday n
[ME tewesday, OE tiwesdaeg, orig, phrase Tiwes daeg Tiw's day, translating L dies Martis day of Mars] : the third day of the week
tychism n
[fr. Gk tyche luck, assoc. with Tyche, the Greek goddess of fortune] : the theory that chance has objective
Unicorn n

[ME unicorne, fr. LL unicorn(is) one-horned, fr. L uni- one + cornu horn, a mythical creature resembling a horse, bearing a single horn on its forehead: often symbolic of chastity and purity] : the constellation Monoceros, south of Gemini and west of Orion

uranium n

[NL, fr. Uranus Uranus, the Greek personification of Heaven, ruler of the world, and father of the Titans by Gaea] : a silvery heavy radioactive metallic element

uranography n

[Gk ouranographia description of heavens, fr. ouranos sky, assoc. with Urania, the Greek Muse of astronomy] : the construction of celestial representations (as maps)

uranoscopid n

[NL Uranoscopid(ae) name of the family, equiv. to L uranoscop(us) kind of fish, assoc. with Uranus] : any fish of the family Uranoscopidae, compromising the stargazers

Uranus n

the 7th planet from the sun existence in the universe

venerate v
[L veneratus, fr. vener-, venus love, sexual desire; assoc. with Venus, the Roman goddess of love and beauty, equiv. to the Greek Aphrodite] : to honor (as an icon) with a ritual act of devotion
venereal adj
1 : of or relating to sexual pleasure 2 : resulting from or contracted during sexual intercourse

[L Venus Venus, the Roman goddess of love and beauty] : a beautiful woman

2 Venus n
the planet second from the sun
Venushair n
a delicate maidenhair fern (Adiantum capillus-veneris) that grows chiefly on wet calcareous rocks
Venus's girdle n
an iridescent blue and green ctenophore, Cestum veneris, having a ribbon-shaped, gelatinous body

Venus's looking-glass n
any of several campanulaceous herbs of the genus Specularia, esp. S. Specularia Veneris, having blue or white flowers
vesper n
[late ME, fr. L evening (star), esp. Hesper, fr. Hesperos, Greek god of evening] 1 : the evening star 2 : a bell rung at evening 3 : eveningtide
vespers n
a religious service in the late afternoon or evening
Vesta n
[Vesta Vesta, Roman goddess of the hearth, worshipped in a temple containing an altar on which a sacred fire was kept burning by vestal virgins, akin to the Greek Hestia] : the third largest and one of the four brightest asteroids in the solar system
vestal adj
1 : chaste, pure 2 : a chaste unmarried woman; virgin 3 : a nun
volcanic adj
[fr. L Volcanus, var. of Vulcanus Vulcan, the ancient Roman god of fire and metalworking, identified with the Greek Hephaestus] 1 : of or pertaining to volcanoes 2 : discharged from or produced by volcanoes 3 : suggestive of a volcano: potentially explosive, volatile
volcano n
a mountain or hill having a cuplike crater at the summit, formed around a vent in the earth through which ash and lava are expelled
vulcanian adj
[fr. L Vulcani(us) of Vulcan] 1 : volcanic 2 : of or pertaining to metalworking
vulcanite n
a hard, readily cut and polished rubber used in the manufacture of combs, buttons, and for electrical insulation
vulcanize v
to treat rubber with sulfur while under moderate heat in order to render it nonplastic and give it greater elasticity, strength, etc.: sometimes a large amount of sulfur and high heat are used to make it very hard, as in the case of vulcanite

Wednesday n
[ME Wednesdai, OE Wednesdaeg, mutated var. of Wodnesdaeg Woden's day; cognate of D Woensdag, Dan onsdag; trans. of L Mercurii dies day of Mercury] : the fourth day of the week, following Tuesday
west
[ME, fr. OE, L vesper evening, Gk Hesperos] n 1 : a cardinal point of the compass adj 2 : directed or proceeding toward the west adv 3 : to, toward, or in the west
wish
[ME wisshe(n), OE wyscan; cognate of G wunschen; akin to OE wynn joy, L venus loveliness; personified by Venus] v 1 : to long, desire n 2 : a distinct mental inclination toward the doing, obtaining, attaining, etc. of something; a desire felt or expressed
wolf n
[ME; OE wulf; cognate of G Wolf, L lupus, Gk lykos; assoc. with Lycaon, who was turned into a wolf] : any of several large, carnivorous mammals of the genus Canis, of the family Canidae, esp. C. lupus, usually hunting in packs